7

3.9K 384 141
                                    

Yıl 1977

Günler günleri, haftalar haftaları, aylar ayları kovalamıştı. İyileştikten sonra Umenor'da kalmaya devam etmesinin birden fazla sebebi vardı. Öncelikle Umenor'un sevgi dolu ütopik havası ruhuna iyi geliyordu. Elfler birbirlerine karşı saygılı ve nazik yaratıklardı. Doğaya, hayvanlara ve birbirlerine sevgi besliyorlardı. İnsanların karışık çıkarcı ilişkilerinden sonra böyle bir ortamda yaşamak cennete gitmek gibiydi.

İkincisi, Umenor'un Hogwarts kütüphanesini aşan kütüphanesiydi. Araseil'in pek çok kitabı vardı. Bunlara İngilizce ve Fransızca olan insan kitapları da dahildi. Hiç bir insanda bulunamayacak kadar eski ve değerli kitaplardı. İnsanlık tarihine aynı yıllardan yazılmış kitaplardan tanıklık etmek ayrıcalıktı. Bununla birlikte, kitaplığın çoğunluğu Elfçe'ydi ve Elfçe öğrenmeye karar vermişti.

Artık elflerin konuşmalarını anlıyor, onların kitaplarını okuyabiliyordu, en azından basit dille yazılmış çocuk öykülerini. Arasiel ile uzun Elfçe sohbetler etmekten çok uzaktı henüz. Bu yüzden insan dilini konuşuyorlardı.

Üçüncü ise.... İngiltere'den kaçma sebebi hala geçerliydi. Ondan ne kadar uzakta olduğunun bir önemi yoktu. Lanet olsun ki, güzel cadıyı aklından çıkaramıyordu. Cadının ona aşk iksiri verdiğini bile düşünebilirdi, eğer aşk iksirinin etkisinin geçeceği kadar uzun bir süredir uzakta olmasaydı.

İç çekti. Aklındaki belli bir cadı yüzünden buradaki günleri hem huzurlu hem huzursuzdu. Burası barış içinde, sevgi dolu, huzurlu bir yerdi. Ancak aklındaki belli bir cadı yüzünden huzursuz oluyordu. Onu özlüyordu ama özlememeliydi. Unutmalı ve yoluna devam etmeliydi. Şu anda ne yapıyor olabileceğini merak etmemeliydi mesela. Tekrar iç çekti.

"Sorun ne? Neden iç çekip duruyorsun?"

Karanlık Lord, tepesinde dikilen Elf Lorduna dikti gözlerini. Umenor'un geniş çayırlarında, yeşil çimlere yatmış yıldızları seyrediyordu. Gece rüzgarının tenini okşaması hoşuna gidiyordu. Belki içindeki huzursuzluğu uzak diyarlara taşırdı.

"Çünkü yıldızları seyrediyorum."

Lord Arasiel yere onun yanına oturdu. "Yıldızlarda sana iç çektirecek ne var? Yıldız falın kötü mü görünüyor?"

"Ben bir at adam değilim Arasiel. İmkansızı imkanlı hale getirecek kadar kudretli bir büyücü olabilirim ama ben bile yıldızları okuyamam."

Elf Lordu onun kendini beğenmişliğine gözlerini devirdi ve yanına uzanıp yıldızlara baktı. Her zaman ki gibi muhteşem görünüyorlardı. "Yıldızlarda canını sıkan ne peki?"

Karanlık Lord, gözlerini yıldızlardan çekmeden açıklamaya başladı. "İngiltere'de bir büyücü ailesi var. Fertlerine yıldız isimleri koymayı severler. Şuradaki yıldızları görüyor musun?" dedi eliyle gökyüzündeki belli bir yıldız grubunu işaret ederek. "Orion takım yıldızı."

"Evet, biliyorum. Avcı takım yıldızı da deniyor. En azından yıldızların adını bilecek kadar Astronomi bilgisine sahibim."

"O ailenin şu anki hane lordunun adı; Orion Black. Çocuklarına da yine yıldız isimleri koydu. Büyük oğlunun adı, Sirius..."

"Büyük köpek takım yıldızı."

Karanlık Lord, sözünü kestiği için gözünü yıldızlardan çekip ona ters bir bakış attı. "Ve küçük oğlunun adı Regulus. Aslan takım yıldızındaki en parlak yıldız yani aslanın kalbi."

"Anlıyorum, yıldızlar sana Black Ailesini hatırlatıyor. Peki Black Ailesi'yle problenin ne? Düşmanın..." kısa bir düşüncenin ardından ekledi "Olamazlar. Düşmanın için iç çekmezsin. Sinirli olursun. Muhtemelen değer verdiğin bir aile."

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin