33

3.5K 311 84
                                    

Harry ve Draco, Lord'un okulda olmasına rağmen neden henüz taşı almaya çalışmamasına anlam veremiyordu. Yolları sık sık yasaklı koridora düşüyordu. Fluffy'nin hırıltılarını dinliyorlardı. Ancak Fluffy, hala görevini yapıyordu.

Draco, Severus'a Harry'nin tek boynuzlular hakkındaki düşüncelerinden bahsetmiş, Lord'un zaten okulda olduğundan şüphelendiklerini anlatmıştı. Bunun üzerine Snape sık sık yolunu ormana düşürmüş, Lord'u aramıştı. Lord'a oğlu hakkındaki gerçekleri karşılaşmalarından önce anlatırsa karşılaştıklarında en azından Lord hazırlıklı olabilirdi ancak tek boynuzlu katili ortadan kaybolmuştu.

Harry ve Draco, bir kez daha felsefe taşı ve Karanlık Lord hakkındaki düşüncelerini geri plana atmıştı. Zira yılsonu sınavları başlamıştı. Günleri sınavlardan sınava geçerken taşı düşünecek ne vakitleri ne lüksleri vardı. Bir kez daha kendilerini günlük yaşamın telaşına kaptırıp aydınlık ve karanlık arasındaki savaşı ertelemişlerdi. Sonuçta onlar hala birer öğrenciydi.

Son sınavları Sihir Tarihi'ydi. Kendi kendine kaynayan kazanları yaratan eski büyücülerle ilgili soruları da bir saat içinde yanıtlayınca özgür olacaklardı, en azından sınav sonuçları açıklanana kadar. Sonuçlar bir hafta sonra açıklanacaktı. Sınavın bitmesiyle birlikte Harry de diğerleriyle birlikte derin bir oh çekti. Ancak onun sevinci sınavları geride bıraktığı için değildi, artık tam anlamıyla taşa ve Voldemort'a odaklanabileceği içindi.

Birden bire Harry'nin içine bir kuşku düştü. Peki ya, Voldemort'un beklediği okulların kapanmasıysa, okullar kapanınca kimse yokken taşı almayı planlıyorsa? Oldukça mantıklıydı ve hala almamış olması için mantıklı bir açıklamaydı. Eğer, böyle olursa yapabileceği bir şey kalmazdı.

Endişe içinde akşam etti. Aklındakileri anlatmasıyla Draco da endişelenmişti. Akşam yemeğinin bitimine doğru düşünceyle hala tabağını karıştırıyordu ki, gözü Yüce Masaya takıldı. Kaşlarını çatıp Draco'ya sordu. "Bu akşam Dumbledore'u gördün mü?"

"Hayır." dedi Draco biraz düşündükten sonra.

"Her akşam mutlaka yemeğe inerdi. Acaba nerede?"

"Öğrenebilirim." dedi Draco ve masadan kalkıp Yüce Masaya ilerledi. Onun işaretiyle Severus Snape ayağa kalktı ve yanına geldi. Kısaca konuştuktan sonra Draco Slytherin masasına geri dönerken Profesör Snape Yüce Masaya döndü.

Harry şaşkınlıkla sordu. "Ne zamandan beri kolayca Profesör Snape'e soru sorabiliyorsun?" Profesör Snape öğrencilerin en çok korktuğu profesörlerden biriydi, özellikle soru sormaya.

Draco sırıttı. "Doğduğumdan beri. O benim vaftiz babam."

"Ve bunu bana şimdi söylüyorsun!" Harry hem şaşırmış hem kızmıştı. Draco onun hayatıyla ilgili her şeyi biliyordu.

Draco onun kızdığını anladı. "Okuldayken öğretmen-öğrenci sınırlarını aşmamızı istemiyor. Üstelik seninle hiç benim hakkımda konuşamadık ki! Maceralı ve heyecanlı bir hayatı olan sensin. Bana sıra gelmedi."

Harry ona hak verdi. Hiç doğrudan onunla ilgili sorular sormamıştı ki ona. Nasıl anlatmadığı için kızabilirdi? Varsa yoksa, Voldemort, Dumbledore ve onun hakkında konuşmuşlardı. Voldemort'un aklına gelmesiyle sordu. "Senin vaftiz babansa, o da mı karanlık tarafta?"

Draco onu başıyla onaylayınca tekrar sordu. "Okulda ne işi var o zaman? Dumbledore, karanlık tarafta olduğunu anlamadı mı?"

"Biliyor. Çift taraflı ajanlık yapıyor. Asıl sadakatinin hangi tarafa olduğuna gelince, bize olmasını umuyorum. Babam, gerçek sadakatini tam anlamıyla ancak Lord dönünce öğrenebileceğimizi söylüyor çünkü Lord'un ihanetleri öğrenmek için kendine özgü bir yöntemi varmış. Sev, ise onun kayboluşundan sonra ajan olmuş."

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin