3

4.9K 403 158
                                    

Yıl: 1976

Karanlık Lord öfkeliydi, kendine... Yıllar önce bir yemin etmişti, dünyanın hakimi olacaktı. Bunun çok klişe olduğunu biliyordu. Muggle sinemalarındaki kötü adamlar sıklıkla dünyayı ele geçirmeyi hedefler ancak küçük bir şehri koruyan kahraman tarafından yenilirdi. Ancak o gerçekten dünyayı ele geçirmeyi hedefliyordu ve buna kendine kötü adam diyen adamlardan daha yakındı. Birkaç sene önce başlattığı savaş hızla büyümüştü. Sadece İngiltere'de değil, Avrupa'nın tamamında büyücüler adını ağzına almaya korkuyorlardı. Ona Kim-Olduğunu-Bilirsen-Sen ya da Adı-Anılmaması-Gereken-Kişi diyorlardı. Her şey planladığı gibi ilerliyordu, tek bir şey dışında...

Savaşa Odaklanamıyordu!!!! Zira Eleanor Black aklından çıkmıyordu. Genç cadı, kardeşi Sirius Black, evden kaçıp Potter ailesinin yanına taşındığı için üzgündü. Onun üzgün olması onu sinirlendiriyordu. Daha da kötüsü, onu da üzüyordu. Bu yüzden kendine öfkeliydi. Nasıl bir kadına olan ufak bir ilginin dikkatini dağıtmasına izin verirdi.

Genç cadıyla, Muggle Londrası'nda karşılaştıktan sonra ona ilgi duymaya başlamıştı. Bu ilgi ilk başta onun değişik bakış açısı ve zekasına karşıydı fakat çok geçmeden onunla ilgili her şeye ilgi duymaya başlamıştı. Bunu kendine yediremiyordu. Zira o sihrin en karanlık dallarıyla oynamış, ölümsüzlüğü elde etmişti. Kendisi edebiyen var olacakken nasıl ölümlü bir kadına ilgi gösterirdi. Eleanor Black, yazın açıp kışın solacak olan bir çiçekten farksızdı gözünde. Güzel olduğunu kabul ediyordu, ancak bu güzellik birkaç on yıl içinde tamamen solacaktı. Onun gibi, bir hortkuluk yapabilecek bir büyücü daha var mıydı bu dünyada? Genç cadı ne kadar yetenekli olursa olsun daha denerken ölürdü. Genç bir cadı için hedeflerinden sapıp Ölüm'ün Efendisi olmaya çalışarak vakit kaybedemezdi, planları çoktan uygulanmaya başlanmıştı. Ayrıca yadigarları bulabileceğinin bir garantisi yoktu. Tüm bunları düşünüyor olması bile saçmalıktı.

Hayır, kabul etmiyordu. Bu gelip geçici bir hevesti. Bu ilginin sebebi son zamanlarda Eleanor ile fazla vakit geçiriyor olmasıydı. Onun değişik ve parlak zekası ilgisini çekiyordu. Bu nedenle aklından çıkaramıyordu. Evet, sebep buydu. Sadece basit bir ilgiydi. Daha fazlası yoktu, olamazdı.

Sevginin varlığına inanmıyor değildi. Daha önce sevmiş ve sevilmişti. Hayatı pahasına sevilmişti ve sevdiği birini kaybetmenin acısını en derinlerinde hissetmişti. Bir daha öyle bir acıya katlanamazdı. Sevgiyi bir kenara atmasının sebeplerinden sadece biriydi bu. Zira biliyordu, sevgi zayıflıktı.

Bir kez birini sevdiğin zaman sevdiğine karşı zayıf olurdun. İsteklerini yerine getirmek, onu mutlu etmek isterdin. Bunun için kendi prensiplerinden tavizler verirdin. Dahası o, Karanlık Lord, bir savaşın lideriydi. Düşmanlarının böylesine bariz bir zayıflığı ona karşı kullanmasına nasıl izin verirdi? Kazanması gereken bir savaş, ele geçirmesi gereken bir Büyü Dünyası, yok etmesi gereken mugglelar vardı. Nasıl bir kadına olan ilgisinin dikkatini dağıtmasına izin verirdi? Böyle bir şeye izin veremezdi. Bu nedenle ilginin kaynağını kesmeliydi.

Eleanor Black'e ilgi duymasının sebebi onunla fazla vakit geçirmesiyse, artık onu görmezdi. Böylece sorun da kökünden çözülürdü. Ancak buradayken, İngiltere'deyken, bunu yapamazdı. Buralardan uzaklaşmalıydı. Yeni bir yolculuğa çıkmanın vakti gelmişti. Ölüm Yiyenleri onun ara sıra ortadan kaybolmasına alışıktı. Her ortadan kaybolduğunda heyecanlanırlardı. Zira geri döndüğünde ya Karanlık Ordu'ya güçlendirmiş olurdu ya da yeni ve nadir bir eser keşfetmiş olurdu. Bu eserlerin bazılarını kendine saklar, kimseye göstermez, bazılarını ise herkese göstererek gücünü bir kez daha gözler önüne sererdi.

"Lordum?" diye sordu Lucius. Karanlık Lord'a taht odasında olağan raporlarından birini sunuyordu. Ancak hiç de onun tarafından dinleniyor gibi değildi. Bunu fark etmesine rağmen fark etmemiş gibi davranarak raporunu sunmaya devam etmişti. Fakat anlatacakları bittiği halde Karanlık Lord tepkisiz kalmaya devam edince kendini ona seslenmek zorunda hissetmişti.

Karanlık Lord, Lucius'a baktı. Okuldan mezun olduğu sıralarda babası vefat etmişti. Lucius genç yaşta hem babasının bakanlıktaki işlerini hem Karanlık Ordu'daki işlerini devralmıştı. Ayrıca genç nesle liderlik ediyordu. Karanlık Lord beklediğinden daha iyi iş çıkardığını kabul ediyordu, hatta Abraxas'tan daha iyiydi. Genç adam babasından daha zeki ve anlayışlıydı. Ona verilen işleri mükemmel bir şekilde yerine getirmekle kalmayıp, ne zaman konuşması ve ne zaman konuşmaması gerektiğini de biliyordu. Bir siyasetçi olsaydı, en iyisi olurdu.

Karanlık Lord, Lucius'a sordu. "Ejderhaları sever misin Lucius?"

Lucius konudan alakasız gelen soru karşısında şaşırmıştı. Ancak Lordu sorgulamaması gerektiğini biliyordu. Sorunun amacını sormaktan ziyade soruyu yanıtlamayı tercih etti. "Sevmekten ziyade hayranlık uyandırıcı olduklarını düşünüyorum Lordum. Ejderhalar, fantastik yaratıkların kralı olarak görülür. En güçlü ve en vahşi yaratıklardır. Tek bir tanesi bile kasabaları yıkacak kudrete sahiptir. Asla tam anlamıyla evcilleştirilemedikleri söylenir."

Karanlık Lord gülümsedi. Gülümsemesi, Lucius'un ürpermesine sebep oldu. Malfoy Malikanesindeyken görünüş tılsımı yerine gerçek görünüşünü kullanıyor olmasına rağmen Karanlık Lord hala korkunç görünüyordu. Özellikle kanı çağrıştıran yakut kırmızısı gözleriyle kendine güvenen gülümsemesi birleştiğinde...

"Sence de gelecekte dünyanın kralı olacak olan benim için en iyi evcil hayvan fantastik yaratıkların kralı olan bir ejderha değil mi?"

Karanlık Lordun amacını anlayan Lucius bir tavsiyede bulundu. "Romanya'da ejderhalar için bir araştırma kurumu kurulmuş. Duyduğuma göre ejderhaları avlayıp inceliyorlarmış. Sizin için onlarla iletişime geçmemi ister misiniz?"

"Gerek yok." dedi Karanlık Lord. "Bazı şeyleri bizzat kendin yapmadın mı eğlencesi çıkmaz."

"İlginç bir eğlence anlayışınız var Lordum." Karanlık Lordun hobisi, Karanlık Ordusu'na değişik ve ilginç yaratıklar katmaktı. Bazı büyücülerin küçük gördüğü yaratıklar bile Karanlık Ordu'da, Lord'a hizmet ediyordu. Lucius sordu. "Bu sefer, ne kadar süre için ayrılacaksınız Lordum?"

Karanlık Lord, biraz düşündükten sonra söyledi. "Bir ejderha bulup, ona boyun eğdirmek ne kadar uzun sürerse... Ben yokken her şey sana ve Orion'a emanet."

"Emredersiniz Lordum."

"Orion, artık eskisi kadar genç değil, bu süreci ondan öğrenerek geçir. Ben yokken işlerin nasıl idare edildiğini öğren. Eski dostum, işleri daha ne kadar benim adıma sürdürebilir bilmiyorum. Gelecekte onun görevlerini sen üstleneceksin."

Lucius saygıyla hafifçe eğildi. "Emirleriniz sorgulanamaz Lordum."

Karanlık Lord, başka birşey söyleme gereği görmedi ve tahtından kalkarak Malfoy Malikanesinde onuniçin özel olarak inşa edilmiş salondan cisimlendi.

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin