18.Bölüm
Heykelin SırrıMeran Boğaz'ın ucuna inci gibi dizilmiş yalılardan belki de en eski olanına giderken, Karun İnan'ın Masumların Katli ile ne demek istediğini ve aslında ne aradığını düşünüyordu.
Yoğun trafik en nihayetinde bittiği, Arnavut kaldırımlı ara sokağa saparak villasının insan boyunu aşan duvarı boyunca ilerleyerek park kapısına dayandı.
Arabasının camını açıp, dışarıya uzandı. Ekrana şifreyi girdikten sonra ağırca aralanan hantal demir kapıdan içeriye girdi.Kırmızı arabasını garaja çekme lüzumu görmeden kapının önüne çekip, aşağı indiğinde yılan aksesuarlı siyah topuklu ayakkabıları taş zeminde çınlıyordu.
Kapıya yürüyüp aynı biçimde şifreyi girdi, duraksamadan holden geçerek yatak odalarının bulunduğu üçüncü kata dek çıktı.
Düzensizleşen nefesiyle solurken kendine durma izni vererek etrafına baktı.
Koridorun ortasında dikildiği yerden sağ ve sol kanatta ondan önce yaşayan ailenin her bireyinin yatak odaları bulunuyordu.Bu evi aldığı ilk zaman tüm odaları tek tek gezmiş, ondan ve annesinden mahrum bırakılan bir odanın intikamını tüm evi alarak yad etmişti. Babasının ondan esirgediği mutlu yuvasına kimlere kucak açtığının merakıyla, bir ruh gibi dolanmış odalarda... İnanlar Meran'ın kim olduğunu dahi bilmeseler de o, İnanların en çok hangi markayı tercih ettiklerinden odalarında en çok nasıl vakit geçirdiklerine dair herseylerini biliyordu.
Siyah tül eldivenli elini pirinç kapı kulbunda iz bırakmayacağından emin, açtı. Bu kara oda, Halit'in yeğeni Karun İnan'a ayrılmıştı. Halit'ten ve adamın annesi Şahnaz Hanımdan sonra evdeki en büyük oda, İnanların tek varisine verilmesi elbette tesadüf değildi.
Bu ailede tesadüf neden sonuç ilişkisinden doğan bağın tanımı olabilir ancak. Meran bunları düşünürken dur durak nedir bilmeyen beyni gibi ayakları ve elleri de çalışıyor, Karun'un bahsettiği şeye dair bir ipucu arıyordu.
"Meran kızım?" Dedi aşağı kattan gelen Gülpare'nin sesi. Kadın bir yandan hardıl hardıl merdivenleri tırmanıyordu.
Meran beyaz büstiyerini düzeltip, yazlık ceketini silkerek yatağın altından doğruldu ve Gülpare kata ulaşmadan, koridora çıktı. Ceket-pantolon takımlarını çok tercih etmese de en son Hilton'da yaşadıklarından sonra bu akşamki iş yemeği için, elbise yerine takımı yeğlemişti.
"Hoşgeldin." dedi Gülpare nefes nesefe. "Ne zaman geldin kızım? Duymadım seni hiç? Kulaklarım iyice gitmiş..."
Meran merdivenlerin tam karşısına yerleştirilmiş, pirinç, gümüş ve fildili alçıyla birleştirelen sanatın estetekliğini ve elbette ailenin asıl reisini vurgulan büstten, gözlerini alıp basamağın kenarında soluk soluğa durmuş, ona bakan Gülpare'ye çevirdi.
"Geleceğini önceden haber edeydin keşke sana -"
"Neden?" Ayaklarını da çevirirken, üstüne yürüdü.
"Önceden haber verseydim, Karun İnan'a mı söylerdin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Bebek
Lãng mạnGeldiği yönden gitmek için arkasını döndüğünde korkuyla sıçradı, tiz çığlığı arkasında bekleyen gölge tarafından kesildiğinde ise etrafı aydınlatan kırmızı yerini siyah bir boşluğa bıraktı. İri adamın elinden kurtulmaya çalışırken kalp atışları hızl...