3.Bölüm | Mahşeri Cümbüş

924 64 73
                                    

O kadar mutlu oldum ki her hikayeme verdiğin destek, her bölüme yaptığın yorumlar için zaten  minnettarken bir de birbirinden güzel üç kapak yaptın bana. Hem belki  bilerek belki bilmeyerek her üç kapakta üç çiftimizle uyumlu olmuş. Daha  muhteşemi olamazdı! Ellerine emeğine sağlık!

Bölümü bana her zaman destek olan Binmuhteşemgüneş'e ithaf ediyorum. İyi ki varsın.


3.Bölüm
Mahşeri Cümbüş

Aradan neredeyse yarım saat daha geçmiş ve Ulaç'ın çevirdiği şişe Meran'a denk gelmişti. Bu yarım saatte, Ulaç ortamı kaynatmış en azından elle tutulur soğukluğu eritmeyi başarmıştı. Gamzesini açığa çıkararak şekilde, yamuk yamuk güldü karşısındaki kıza. Ulaç ve Berk Meran'ın karşısına oturmuşlardı.

Meran ne zaman Berk'in bakışlarından tiksindiğini hissetse, Ulaç'ın serinleten yeşil gözlerine bakıyor ve kendini ormandaki dağ evinde hissedip rahatlıyordu.

"Söylesene bana," dedi Ulaç sevecenlikle. "... gerçek adın ne Leyla?"

Tuna yarım ağız gülerken, "Leyla?" diye tekrar etme ihtiyacı duymuştu.

Reyna araya girip, bir kavgayı ayırıyormuş gibi kollarını masanın iki yanına açtı.

"Bir dakika bir dakika Leyla benim sanıyordum!"

Sonra, kıskançlık filizlenen gözleriyle Sıraç'ı yerken, işaret parmağını genç adamın çenesi hizasında salladı.

"Daha kaç Leylan var bakalım, Mecnun Bey!"

Sıraç nişanlısının bu haline bayılıyordu. Kendisinden herkes korkarken bu yaratık nasıl da cesurdu. Tok, bir kahkaha daha patlatırken, tıpkı ilk günkü gibi diyordu içinden.

"Üzgünüm Reyna, sanırım kandırıldım. Bu hanım bana adının Leyla olduğunu söyledi. Tuna, söylesene ondan şikayetçi olabilir miyim?"

Ulaç'ın araya girmesiyle, Reyna birazda olsa bozulmuş yüzünü toparlayıp Tuna'ya döndü.

"Im.." dedi Tuna ve düşünür gibi parmaklarını çenesine götürdü.

Kare, ilgi çekici bir çene yapısına sahipti. Gözlerini diktiği tavandan alıp, Ulaç'ı bulurken yanındaki Çeşmiahu'ya birkaç salise süzme fırsatı yakalamıştı.

Ulaç, tanıştırılma esnasında Berk'in elini kızın omzuna attığını görmüş ve ikilinin gerildiğini anlayınca Çeşmiahu ile Berk arasına sandalyesini yerleştirmeyi seçmişti.

"Sahtekarlıktan, bu dolandırıcıdan yüklü bir tazminat koparabilirsin."

Meran ve Ulaç aynı anda kahkaha attıklarında, ikisi de gözleri birbirlerinden kaçırmış, etrafı süzmüşlerdi. Parkelerin rengi ne de güzeldi öyle..

"O zaman ben de şikayetçiyim avukat bey! Kendisi Mecnun olduğunu iddia etmişti."

Masadaki herkes gülerken, Berk ateşlenen kiniyle susmakla yetiniyordu. Yine olmuştu işte. Eilean'i hatırlamış aralarına girip, fırsat bulmuştu. Meran'ı ikna etmeden önce Ulaç'a hava atmak istemişti sadece. Kazananın kim olacağını ispatlamak için iki dakika masaya çağırmıştı ve o şimdi masanın göz bebeğiydi.

Votkasını yudumlarken, bardağın üstünden Sıraç'ın dibindeki kızı baştan ayağa süzdü. Fiziği harikaydı kadının. Üniversite de bir kere yatmışlardı sanki.. Hayal meyal hatırlıyordu ama şundan emindi, Eilean o zamanlar saçlarını koyu siyaha boyatıyordu. Belki de kızıl hali boyaydı. Bilmiyordu, umurunda da değildi. Tek bildiği bu gece mekandan bir hatunla çıkıp, kazanması gerektiğiydi. Dikkatini Meran'da topladı.
Neden sahipli kızları inceliyordu ki haybeye? İddiaya Meran üzerinden girmişti. Lades kemiği çekilmişti bir kere. Hem, ah şuna baksana; o, Meran İşbüke'ydi! Ünlü manken Şahmeran! Hakkında yazılan ve konuşulanları okumuş, duymuştu. Çatal dilli, kıvrak vücutlu Meran.
Yılanların Kraliçesi.

Taş BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin