31.Bölüm | Küçük Ölüm

297 33 9
                                    




Sınır: +11 oy ve 3 yorum

3 farklı kişiden bölüm hakkında düşüncelerini bekliyorum. Umarım beni kırmazsınız...
Keyifli okumalar.

Bölümü oylarıyla yanımda olan _Ceee_  Cee'ye ithaf  ediyorum. İsmin neden gözükmüyor anlamadım en az on kere etiketlemeyi denedim nafile 😔




31.Bölüm
Küçük Ölüm

"Gerçekten, öldün. Öldüğünü gördüm, o seni -"

Zümrüt dudaklarını dudaklarıyla örterek cümlesini kesti.
Kadının bileklerini tutup kollarını başının iki yanına yastığa dayadı. Elini ilerletip kadının avuç içlerini açarken dudaklarını bir milim kadar çekti.

"Dünyada küçük ölümler de var, seninle tanıştığımda yaşadığım ölüm gibi melek."
Meran'ın alt dudağını dudağının arasına alıp ısırdı.
"Kendi, küçük, tatlı ölümünle seni tanıştırayım izin ver."

Ah, Meran'ı bu ölümlerden biriyle tanıştırmıştı zaten... Ulaç'ın evinde, Ulaç'ın yatağında, Ulaç bacaklarının arasına dudaklarını götürdüğünde, bizzat tanıştırmış ve kadının içinde sönmek bilmeyen bir ateşin fitilini yakmıştı o günden beri. Eğer Ulaç o ölümü yok sayıyorsa gerçek ilişkinin yaşatacağı ölümden hem korkuyor hem deli gibi istiyordu Meran.

Ulaç ise cevabı duymayı beklemeden dudaklarını dudaklardan alıp, kadının aristokratlara yakışır kare çenesinde gezdirdi. Aralık dudakları boynunda bir noktaya değdiğinde Meran'ın tüm kaygıları dokunuşun hissettirdiği zevkle asimile edilmişti. Ulaç yaşattığı etkinin farkındalığıyla kulak memesinin hemen altındaki noktaya tırmanınca Meran'ın soluklarının altından bir inleme peyda verdi.
Başını arkaya atarak yastığa olabildiğince gömülürken bedeni Zümrüt'ün bedenine kavislenmiş, altında kıvrandıkça Ulaç'a  sürtüyordu.

Ulaç, yoğun bir arzuyla kuşatılmış beden karşısında dayanamayacaktı. Bu kez yeterince güçlü hissetmiyordu kendini. Tüm iç güdüleri tek bir şeye odaklanmıştı; Meran'ı bir an evvel kendine ait kılmak istiyordu.
Kadının yastığın iki yanına yasladığı kollarını tutuyordu hala. Ellerini çekip güzel göğüslere götürürken bir göğüs ucunu ağzına aldı, hafifçe ısırıp bıraktı ve sabırsızca kadının bacakları arasında doğruldu. Eşofmanını belinden kaydırıp kadına eğildi. Bacaklarındaki kumaşı sürterek çıkarırken dudakları tutkuyla bir kez daha mühürlendi birbirlerine.
Dudaklarının mührünü bedenleri takip etti, ellerini yastığın iki yanındaki ellere götürdüğünde, avuçları birleşti ilk. Meran'ın uzun bacakları beline sıkı sıkıya sarılıyken Ulaç kolayca kendini itti. Saniyeler içerisinde bir bütüne evrildiler.
Arzunun kan kırmızı mumu ağır ağır eriyerek bedenlerine aktı, sıcaklığıyla eritti ve nihayetinde iki beden birbirine mühürlendi.

Meran ölümün herhangi bir çeşidinin böylesine tatlı olacağını tahmin edemezdi. Yirmi altı yıllık hayatında öldüm dediği yorgun günler geçirmiş, öldürüleceğim dediği korkulu anlardan paçayı sıyırmıştı fakat hiç bir zaman bu geceki bir ölümü tatmamış, hiç bir zaman böyle ölmemişti.


🐍

Meran gök mavi gözlerini onu bekleyen güne araladığında, Ağustos ayı sıcaklarının sonunu demleyen güneş en tepedeydi. Yan yatıyor olduğu pozisyondan hafifçe bedenini esnettiğinde tek kişilik yatakta çarptığı bir başka bedenin varlığını diledi fakat yoktu. Beline dek kaymış beyaz çarşafı üstüne çekip göğüslerinde toparladı ve arkasını döndü fakat yan yatakta da kimse yoktu. Ellerini dağılmış saçlarının arasından geçirip oturduğunda, bacaklarının arasındaki hafif sızı deneyimsizlikten kurtulduğunu ve yirmi altı yaşında genç bir kadın olarak, korkusunu aştığının kanıtıydı. Bir de yalnızlığı vardı...
Bu yalnızlık da Ulaç'ın kamarada olmadığının kanıtıydı.

Taş BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin