8.Bölüm
Istakozun Ölümü"Gözlerden uzak bir birlikteliğin sonunda Meran ile evlenme kararı aldık."
Sorular peş peşe gelirken, kadın ayakta duramadığını farkedip daha bir asıldı müstakbel kocasına. Ulaç kendisine dayalı bedenin titrediğinini fark ediyor ama şu saatten sonra yapabileceği bir şeyin kalmadığını da biliyordu.
Kafasında mavi şapkası olan at kuyruğu uzun siyah saçlarını savurarak mikrafonunu uzattı Ulaç'a.
"Peki ne zaman alındı evlilik teklifi?"Ardından sorular yağmur gibi yağmaya başladı. Bu haber işe şüphesiz baş sayfada yer alacak, gündeme bomba gibi düşecekti.
"Ne zamandır beraberdiniz?"
"Evlilik ne zaman?"
"Halktan neden sakladınız?"
"Bebek haberleri doğru mu?"
"Meran Hanım'ın kürtaj olduğu doğru mu Ulaç Bey?"
"Bebek sizden mi Ulaç Bey?"
"Bebek için yapılan bir evlilik mi bu Meran Hanım?"Bebek.. Kürtaj.. İşte Ulaç bunları hiç düşünmemişti. Adamlara malzeme vererek diğer sorularını geçiştirmek için atıldı.
"Henüz birkaç saat önce evlilik teklifi ettim. Tam burada."
Gazeteciler şimdi daha çok hararetlenmişti, yakaladıkları bayat değil taptaze, dipdiri büyük bir balıktı. Konu dağılınca, basın evlilik teklifin organizasyonu hakkında sualler sormuş, Ulaç büyük bir kabiliyetle yarısını atlatmış geri kalanına harika kılıflar uydurmuştu.
Meran mağrur ifadesinin altında büyük bir panik ve hayretle bu adamın yalanlarını bitirmesini bekliyor, ama bitmiyor birkaç dakika ona bir asır sürüyordu.
Nihayetinde, Ulaç'ın tükenen hayal gücüyle yalanları dinmiş ve kadını da sürükleyerek kalabalıktan sıyrılmıştı.
Meran, alt tarafı adamı öpmüştü ve birkaç dakika sonra bu öpücüğün bedelini evlilikle ödüyordu. İnanılacak gibi değildi!
Avludan ele ele çıktıklarında, seri adımlarla ilerlemişler ana yolda karşıya geçmek için bir müddet basın ordusunun çeyreğiyle bekledikten sonra neredeyse koşarak karşıya geçmişlerdi. Aslında, neredeyse kısmı emanet dururdu çünkü Ulaç'ın büyük adımları yüzünden Meran koşturmak zorunda kalıyor, bundan bezdiğini düşünüyordu. Bir süre daha yürüdüklerinde gazetecilerin artık arkalarında durmadıklarını anlamasıyla adamın elini kendisine çekerek durmuştu. Bir gazeteciden duyduğuna göre, Hilton'a popüler bir dizinin set yemeğinden dolayı gelmiş, onları beklemişlerdi. Kadın doğru söylüyor olmalıydı, bu yüzden Ulaç ile Meran'ı kovalamayacaklardı.
"Sen.. sen.. " diye tısladı söyleyeceklerini bile toparlayamıyordu." Senin o manyak kafanda neler dönüyor hiç bi fikrim yok! Beni her neye bulaştırmayı düşünüyorsan.. olmayacak! Evlilikmiş! Asla, olmaz! Duydun mu beni?"
Ulaç tek kelime etmeden kadını bileğinden yakaladı ve otoparka kadar soluğunu çıkarmadan yürüttü.
Arabaya ulaştıklarında ön kapıyı açıp Meran'a geçmesini için minik bir işaret yaptı. Böyle gereksiz birşeyi anlatmak için bile, dudaklarını bükmüş, kaşlarını kaldırmış açtığı kapıya yaslanmış ve işaret parmağını aşağı yönde bir kez döndürerek koltuğu göstermişti. Başka bir zaman olsa dudakları kıvrılabilirdi Meran, başka bir zaman.
Adam onun hayatını mahvetmediği, elinden çalmadığı, kariyerini bitirmediği bir zaman!Arabayı öfkeli bir patinajla harekete geçirirken, sinirden deliye dönmüş kadına yüzünü çevirip tam ağzını açacağı sırada konuşmasına izin vermedi. Meran bedenindeki tüm kanın beynine sıçradığını hissediyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuş, her an avını sarıp sıkarak öldürecek bir boğa yılanına benzemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Bebek
RomanceGeldiği yönden gitmek için arkasını döndüğünde korkuyla sıçradı, tiz çığlığı arkasında bekleyen gölge tarafından kesildiğinde ise etrafı aydınlatan kırmızı yerini siyah bir boşluğa bıraktı. İri adamın elinden kurtulmaya çalışırken kalp atışları hızl...