43.Bölüm | Can Kırıkları

195 21 46
                                    




İyi geceler, 💫
Sahiden, iyi mi geceler arkadaşlar?
Uzun, upuzun, 1950 kelimelik bir bölümle geldim sizlere. Su gibi akıp gitti satırlar... Bölmek istemedim. Emeğimin karşılığını vereceğinizi umuyorum.
O güzel yorumlarınızı canı gönülden bekliyorum. ⭐️ 💛


 ⭐️ 💛

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


43.Bölüm
Can Kırıkları

"Kavga çıkacağını nasıl bilebilirsin... bilemezsin," Gözlerini kısıp yalnızca kadının duyabileceği bir seviyede fısıldadı. "tabi kavga çıkarmayı planlamıyorsan..."

🐍

"Kendim kalkarım," dedi Meran adamı duymazdan gelerek. "Senden bir şey isteyende kabahat."

"Önce elindekini bırak." dedi Ulaç usulca. Avucunu açıp, camı kendi eline bırakmasını işaret etti kadına. "Kendini keseceksin, melek..."

Meran gözlerini aşağıya, eline çevirdiğinde son anda kavradığı cam parçasını hala tutuyor oluşunu yeni fark ederek şaşırdı. Kaskatı parmaklarını zorlukla kıpırdattığında dudaklarından kısa, acılı bir nida döküldü.

"Kestim galiba." dedi tüh der gibi. "Acıyor?" dedi şaşkınlığını katlanmış, sesine de yansımıştı. Sorarcasına kurduğu cümleyle adama baktı.

Ulaç ona bakmıyordu. Kaşlarını çatmıştı. "Kesilmemiştir inşallah." derken, iki eliyle kadının elini kavrayıp dikkatlice avuç içini açtı.
"Kesilmemiş." deyip sıkıntılı bir nefes daha verdi.

"Acıyor ama,"

Ulaç zümrütlerini kaldırıp aniden öyle bir öfkeyle baktı ki Meran yutkunmak zorunda kaldı. Burun burunaydılar. Adamın nefesi kadının saçlarına vuruyordu.

"Öyle bir sıkmışsın ki camı etine gömmüşsün çünkü!" Sesindeki sabırsızlığın aksine cam parçasını özenle alıp yere attı.

"Sen neden geldin ki?" diye çemkirdi Meran üste çıkarak. "Boğazlarını kesecektim ben onların! Sen neden karışıyorsun? İki yumruk attın bitti gitti, öldürecektim ne güzel!"

Ulaç bakışlarındaki yakıcı öfkeyi serin ormanlarına gizlerken, "Kalkıyor musun ben mi kaldırayım?" dedi aksi bir sesle.

Meran içinden küfürler ederek ve bu küfürleri gözlerine yansıtmaktan da geri durmayarak avucunu adamın elleri arasından çekip, çaresizce destek alabileceği sağlam bir yer aradı. Zemindeki her şey paramparçaydı. Sarı, beyaz leblebiler, patlamış baharatlı mısırlar, fındık ve fıstıklar öbek öbek dağılmış, renkleri birbirine karışan içkiler beyaz mermer zemini gök kuşağına boyamıştı.
Kırıkları ve etrafa saçılmış eşyalar da bubi tuzağından farksızdı şu an Meran'ın gözünde.
Tek dizinin üstünden kalkıp çoktandır ayakta dikilen Zümrüt'ün iç geçirdiğini işitti. Az önce elini çektiği eller, bedenine dolandı. Ulaç az evvel avuçlarından alıp kenara attığı bir cam parçasıyla aynı ağırlıktaymış gibi kadını zahmetsizce kucağına aldı.

Taş BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin