42.Bölüm | Dyevuşka

178 24 28
                                    



Herkese iyi geceler, 🌙

2700 kelimelik uzun bir bölüm yazdım ancak oylar malum varla yok arası olduğundan bölümü ikiye bölüp 1500 küsür olarak yayınlamak içime daha bir sindi. Haftada bir yerine, iki ya da üç bölüm yayınlayıp kısa kısa yazmayı daha çok seviyorum. Umarım bana gönül koymazsınız bu tercihim için.

Keyifli okumalar dilerim...


42

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

42.Bölüm
Dyevuşka

Merdivenleri bitirip de onu takip eden kimsenin olmadığını kesinleştirdiğinde, basamağın bir köşesine fırlatıverdi elindeki kırık bira ağzını. Mağara ve ağaç kovuğunda yaşayan ilk insanlıktan apartmanda yaşayan insanlığa kadar geçen asırlar boyunca birçok hayvan telef olmuş, birçoğu evcilleştirilmişti. İnsan ırkının bir kısmı gel gör ki hala eğitilememişti. Hayır, kelimesinin tek bir anlamı vardı; hayır.
Bar tezgahının önünde ilk bulduğu tabureye kendini atıp, dağılan saçlarını sağa savurup elleriyle yatıştırdı. Herifin iğrenç cümleleri aklında dolanırken çantasını bara bıraktığı sırada barmenin arkasında, tavana doğru, yukarıda kalan tabelayı fark etti.

Mor, neon renklerle "Siktir Git" yazıyordu.

Gözleri duvardan yana kaydığında, az önceki adam arkada, tanımadığı iri yarı bir başka adam önde apar topar merdivenlerden inen ikiliyi gördü. Aynen. diye düşündü. Siktirip gidemezler miydi? Barmene seslendi.

"Bana şişe aç, acil."

Barmen yine mi sen dercesine kadına baktı.
"Biraz daha spesifik olsan dyevuşka.. Ne arzu edersin mesela?"

"Kanımın dökülmemesini ama illa tercih yap dersen, bedenimde kalıcı hasar kalmamasını arzu ediyorum! Manken olmak zor..." dedi Meran bir çırpıda bunları söylerken işaret parmağıyla camı kristal kalınlığında, orta boyda bir viski şişesini işaret ediyordu.

"Şunu, şunu, getir çabuk!" dedi göz ucuyla ikilinin kendine geldiklerini görmüştü. "Kan dökülecek belli, bari benimki olmasın."

Adam ona tuhaf tuhaf baksa da önüne temiz bir bardak çıkardı. Gösterdiği şişenin kapağını açıp bardağa ağır ağır koyarken, "Polisi arayalı kaç dakika oldu?" diye sordu.
"Ne zaman burada olurlar?"

Barmen şişenin ağzını kapatıp yanına alacakken Meran viskiyi tuttu.
"Polisi aradın değil mi?" dedi şişeyi kendi önüne koyarak.

Barmen ağzını aralamıştı ki önce bir tantana koptu, sağ taraftaki taburede oturan adamı, kafasına bez bastıran bir adam -az önceki puşt- iterek indirdi. Başka bir adam, Meran'ı kolundan tuttuğu gibi sandalyesinde çevirerek barmenin bakış açısından çekip kendi bakış açısına aldı.

Meran barmenin telefona sarıldığını taburesi dönerken az buçuk da olsa görünce "Hay sikeyim," diye hayıflandı kendi kendine.

"Hani Rus'tu? Rusça konuşmuyor bu? Ne diyor..."

Taş BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin