19.Bölüm | Anlaşma

327 31 3
                                    



19.Bölüm
Anlaşma

Tamer Yükselen'den Ulaç Asilkanoğlu adına alınan randevu üç yıl sonraya olunca -telefonun başında geçirdiği her bir dakika için Tamer'e tekrar yumruk atabilme hayali kurmuştu-, Ulaç araya holdinginin parçası olan bir şirketi sokup, giyim mağazası adına randevu istetmiş ve iki gün sonraya program yapılmıştı! İki gün sonraya! 1095 gün sonraya değil!

Denizin sere serpe uzandığı kemere yayılmış restorantın camekan bölümünde masalardan birinde oturken, bölüme düşen alev topu tüm düşünceleri yakıverdi. Kırmızının yakıcılığı, baş döndürücü esmer bir ten ve manken vücuduyla birleştidiğinde insana ateşe eden bir silah çıkmıştı ortaya.

Meran kırmızı ceket-pantolon takımının derin göğüs oluğu dekoltesini rahatça taşıyor, her bir adımda endamına karışmış tüm soğukluğuyla Ulaç'a yaklaşıyordu. Adam nihayet ayağa kalkmayı akıl edebildi. Masadan kalkarken dizini, masanın tabanına vurup sessiz bir küfür etti içinden.

"Merhaba," dedi kadını ifadesi kadar soğuk sesi.



Ulaç kendine uzanan siyah tül eldiven geçirilmiş eli  sıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ulaç kendine uzanan siyah tül eldiven geçirilmiş eli  sıktı. Eldiveni babaanesi bile takmıyordu artık, ama bu nine işi  paçavrayı bile zarifçe arzu nesnesine dönüştürmüştü.
Babaanesi tanısa muhakkak taktir ederdi kadının giyim zevkini.

"Merhaba, hoşgeldin."

Kırmızıyla alev topu, endamıyla ateş eden bir silahsa büyüleyici  gözleriyle bir melekti. Hani şu, kocaman gözlü kusursuz yüzlü porselen  bebekler vardı ya... İşte oydu. Taş bebekti. Melekti ve şeytandı.
Şahmeran'dı.

"Seni bekliyordum, geçsene," Meran'ın sandalyesini çekerek oturmasını bekledi.

Kadın oturduğunda sandalyenin sırtını hafifçe ittirirken, "Beni  gördüğüne şaşırmadın.." demiş, kahverengi saçlardan yayılan kokuyu içine  çekmişti.

Karşı sandalyeye geçip, oturmadan önceki beş saniye boyunca Meran,  Zümrüt'ü baştan aşağı süzmüş özellikle arkasını dönüp sandalyesine  gittiği iki saniyelik kısa sürede gözleri adamın kalçalarına kaymıştı.

Tırnaklarımın izi, teninde kaldı mı Ulaç? demedi.

"Mekan tercihin seni ele verdi." deyip kibarca gülümsedi.

Tamer'e yumruk attığı ve tek gecelik ilişki insanısın imalarından  sonra Zümrüt'e kin güdüyordu  hatta Marmara'yı bırak şansı olsa bir  kaşık suda boğardı fakat fırsatını yakalayan dek, kinini belli edecek  kadar aptal değildi.

Ulaç Meran'ın daha önceden Hilton'da yaşadığı tatsız macerayı bildiğinden  mütevellit, gayet şıktı. Açılış törenlerine hatta  cenazelere bile spor giyimi tercih eden kendisi değilmiş gibi yazın  ortasında, denize sıfır, salaş bir balıkçıya yazlık, düğmeleri  iliklenmiş fitilli gömlek ve kumaş pantolonla gelmişti.

Taş BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin