Elmas Hırsızı'nı her bölümü okuyan ve okuduğunu oy vererek belirtmekten kaçınmayan Nur'a ithaf ediyorum. Teşekkür ederim, psikopattkiz .
23.Bölüm
Elmas HırsızıAyakkabısının ince, sivri topukları her bir adımında teknenin Amerikan maunu zemininde çınlar, davetlilerin ilgisini ona yöneltmesiyle yankı bulurken, flörtöz bakışlarla göz göze gelmemek için olağanüstü bir çaba harcıyordu.
Uzun gövdeli yatta, merdivenlere ilerledi, kendine yaklaşan erkekleri beklenmedik dönüşlerle ekarte edip, hızlıca merdivenleri inerek, kendini iki kat aşağıdaki tuvalete kapattı.Kadınlar tuvaletine ulaşana dek eli cebinde, telefonun üstünde kalmış telefon kilidini aktifleştirmemek için parmakları ekranda oyalanıp durmuştu. Kabinlerden birine girdi, kapıyı kilitler kilitlemez arkasını döndü, kapıya sırtını yaslayıp nefesini bıraktı.
Tamer'i arkamda bıraktım diye düşündü. Umarım buna değer.Cebinden telefonu çıkarıp, hızlıca rehbere, WhatsApp, mail ve akla gelecek tüm uygulamalara girdi.
Tamer'in söylediği gibi uygulamalarda hesapları kapalıydı, WhatsApp'da tek bir mesajı yoktu.
Rehbere tekrar girdi, arama kayıtları silinmiş olsa da isimlerden birşey yakalama umudu vardı ki, telefon elleri arasında peş peşe iki kez titredi.Bir fotoğraf.
Bir sms."Eski usul."
Kendi mırıltısını kendi bile duymadı, mesajı açmamaya dikkat ederek, üstten okudu.
"Tabloyu Paris'teki eve getirdik. Diğerlerinin yanında."
Gülpare, Masumların Katli'nin tablo olduğunu ağzından kaçırmıştı. Fotoğrafı açamazdı bu yüzden ekranın görüntüsü aldı, hızlıca mesajı atan numarayla beraber görüntüyü kendi numarasına gönderip, numarasını, kendine gönderdiği mesajı ve ekran görüntüsünü her yerden sildi.
Cebinde telefonla kabinden çıkıp, lavabonun önündeki aynada yansımasına baktı. Kırmızı led ışıklarıyla donatılmış, insanın yüzünü kabak gibi gösteren aynalardandı. Yüzü umrunda değildi açıkcası, az sonra yapacağı şey umrundaydı. Uzun zamandır yan kesicilik yapmamıştı ve paslanmamış olmayı diliyordu. Göz bebekleri heyecandan büyümüş, buzdan bir dünyanın ortasında kazılmış, devasa iki çukur gibiydi.
Ellerini lavabo tezgahına dayayıp, bakışlarını gözlerine sabitledi."Sana ihtiyacım var, kızım." dedi, derin ağır bir nefesi ciğerlerine doldurdu. "Sana ihtiyacım var Şahmeran."
Oksijen ciğerlerine, Şahmeran kişiliğine sızdı. Nefesi verirken, göz kapaklarını kapatıp başını önünde eğdi. Şahmeran'ın bedeninde yayılmasına müsaade etti.
Şahmeran gibi düşünmek, Şahmeran gibi davranmak, Şahmeran gibi hissetmek, Şahmeran olmak için bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Bebek
RomanceGeldiği yönden gitmek için arkasını döndüğünde korkuyla sıçradı, tiz çığlığı arkasında bekleyen gölge tarafından kesildiğinde ise etrafı aydınlatan kırmızı yerini siyah bir boşluğa bıraktı. İri adamın elinden kurtulmaya çalışırken kalp atışları hızl...