Yıldızlarımın arasındaydım. Uzun zamandır uğramadığım, gerek duymadığım iç dünyam ışıl ışıl parlıyordu.
Yalnızdım. Buna, yalnızlığa yeniden ihtiyaç duyabileceğim hiç aklıma gelmezdi.
Her bir düşünce kendince haklı bir bakış açısına sahipti ama hangisini dinleyeceğimi bilmiyordum. Boşluğun ortasında savrulan uzun saçlarımı geri atıp kara ve beyaz deliklere baktım. Zihnimin her şeye uyduracak bir simgeleme sistemi vardı.
Ne yapmalıyım?
İstediğim, aradığım her şeye ulaşmıştım, artık yaşamak için amacı olan dolu bir insandım. Yapacağım pek çok şey, ancak benim çözebileceğim pek çok problem vardı ama en baştaki sorunum olan büyüler bedenime yabancıydı. Herkes bana inanıyordu. Tek kalan şey benim de kendime inanmamdı. İnanacaktım.
Konuşmamız gerek Kan!
Gözlerimi açtım. üşüyormuşum gibi büzüldüğüm yatağımdan kaslarımı gevşeterek yavaşça kalktım. Kan ile görüşmeden önce hızlıca yapacağım bir şey daha vardı.
Odama gelebilir misin lütfen?
Ah, bu zihin ustası! Hemen geliyorum.
Üzerimdeki kıyafetlere bakıp dizimin altında biten omuzları açık, tek renk, turkuaz bir elbise giymeye karar verdim. Kapı tıklatılıp içeri sarayın saç tasarımcısı geldiğinde onu gülümseyerek yanıma çağırdım.
-Bir ricam olacaktı.
...
Omuzlarımın bir karış altında biten saçlarımı özgürce savurarak Kan'ın bulunduğu odanın kapısını tıklattım. Onun benim aksine kapışa bekleyen nöbetçileri yoktu.
-Girebilirsin.
Sarayın epey arka kısımlarında kalmış sessiz oda, şaşırtıcı derecede mütevazıydı. Ortalama bir yatak odası boyunda olan odanın orta yerine serilmiş hasır bir örtünün üzerinde oturan Kan hemen karşısını göstererek oturmamı rica etti. Dediği şeyi yapıp bacaklarımı altıma alarak karşısına oturdum.
-Dinliyorum Abriana.
Kan sarı gözlerini sedirin ortasındaki camdan bir topa dikmişken beni görebildiğini biliyordum.
-Kan, ben yapamıyorum. Her an kontrol elimden kayacakmış gibi geliyor. Sezgilerim sürekli gücü kullanmam için baskı yapıyor ama bir yandan da bunun tehlikeli olduğunu biliyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum.
-Korkuyorsun.
-Korkuyorum.
Tek nefeste sıraladığım cümlelerin ardından bir süre soluklandım. Elbette korkuyordum.
-Bazı korkular insanın en derin arzularıdır derler. İnsan neyden en çok kaçarsa aslında en çok ona gitmek istiyordur.
Öfkelenecek gücü kendimde bulamıyordum.
-Yani kara büyü tarafından ele geçirilip her şeyi yok etmenin benim arzum olduğunu mu söylüyorsun?! Bu doğru değil.
-Satır aralarını okuman gerekir Abriana. Şimdi söyle bana, sana ve ailene acı çektirenlere zarar vermeyi hiç düşledin mi, güçsüz olduğun için onları kaybettiğini düşündün mü, tüm bu acılara son vermek için gücün olsun istedin mi?
Sustum. Çünkü ikimiz de cevabı biliyorduk.
-Söyle bana o zaman zihin ustası, senin arzun nedir?
Burnumdan derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum. Ellerim bu gerçeklikle titremeye ve terlemeye başlamıştı.
-Ben her şey düzene girsin istiyorum, artık insanlar acı çekmesin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasyZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...