-Ah, evet ben.. Ne kadar safsınız. Ha bu arada az önce yaptıklarından baya bir etkilendim genç adam. Gücünün sevdiğin kız ölürken ortaya çıkması sence de çok ironik değil mi ama hahaha? Oh bekle, belki de ben gücünü sınırlamışımdır ha?
-Ne...
Çağan ne demesi veya yapması gerektiğini anlayamayacak kadar şaşkındı.
-Tamam tamam itiraf ediyorum, sen hatırlamıyorsun belki ama Abriana'nın güçlerini kendime geçirdiğim sıralarda -siz beş yaşında falandınız- senin güçlerine de bazı sınırlar koymuştum. Olur da ileride başıma iş açarsın diye. İyi ki de koymuşum. İlk sınırı Abriana kaldırdı ama o sadece ilkiydi. Ama nasıl olduysa kalan onlarca sınırlamayı az önce kaldırdın. Ay, bu gün amma da gevezeyim. İçinde bulunduğum şu aptal kızdan olsa gerek.
Çağan anlama yeteneğini yitirmiş gibi hissediyordu. Karşısındaki kişi Zeina'ydı. Ama başkasıymış gibi konuşuyordu. Parmakları Abriana'yı daha sıkı kavrarken çoktan bitap düşmüş bedeni bayılmak üzereydi. Havadaki nemden ağırlaşmış saçlarının uçlarında çiğler birikmişti. Soğuk havanın etkisiyle kristalleşen çiğ damlaları Çağan'ın saçlarının parıldamasına neden oluyordu.
-Ne diyorsun sen Zeina? Ben, anlamıyorum.
Çağan anlıyordu ama anlamak istemiyordu. Bunun nasıl mümkün olabileceğini kendine soruyor ama bir cevap bulamıyordu. Gözlerini çevirip kollarında güçsüzce yatan sevdiğine baktı. Zihin ustasının siyaha dönen saçları geri doğru düşmüş, dudakları karamsar bir renge bürünmüştü. Parmaklarından tanıdık ama aynı zamanda yabancı bir hissin Abriana'ya aktığını hissedebiliyordu Çağan.
Neler oluyor, neler oluyor!! Bayılma Çağan, ne olursa olsun bayılma.
Zeina uçları kırpık kırpık olmuş, yer yer pıhtılaşmış kanla kaplı sarı saçlarını iki elinin tersiyle geri itmesinin hemen ardından kaba hareketlerle çamur içindeki elbisesinin eteklerini silkeledi. Sahneye çıkmadan önce kendine çeki düzen veren bir tiyatrocu gibi davranırken buraya gelmeden önce bir savaş yaşamış gibi görünüyordu.
-Sevgili saf su ustası. Artık zihnini okuyamıyor olabilirim ama neler düşündüğünü gayet iyi biliyorum. Benim sevgili dostum, takım arkadaşım Zeina, neden böyle davranıyor? Niye böyle konuşuyor, bunca zaman neredeydi? Ahahaha! Sana sadece bu bedenin hatırına şunu söyleyebilirim. Bu konuşan Zeina değil. Benim zavallı akrabamın bunlarla bir ilgisi yok. O sadece ailesinin canlarının bağışlanması için bedenini bana açan bir kukla. Ah! Geldiği ilk andan beri ondan nasıl da şüphelendiniz. Ama o kaltak bu kızın zihnini ne kadar okusa da bir şeyler bulamadı çünkü doğru yere bakmıyordu.
Zeina'nın bedeni kahkaha atarken sarsılıyor, topraktan yeni çıkmış bir cesetin kokusu kadar keskin bir kokuyu etrafa saçıyordu.
Akrabam mı dedi o? Bu konuşan gerçekten o mu?
-En yetenekli zihin ustası bile yok olmuş bir beyinin parçalarını okuyamaz! Ah, bunun için bu kızı öldürmeden beyninin bazı kısımlarını yok etmek çok zahmetliydi! Bana çok iş çıkarıyorsunuz.
Zeina görünümlü kişi, Çağan ve Abriana'ya doğru bir adım attı. Dehşete düşmüş Çağan düşünemeyecek kadar zor durumda olsa da Zeina'nın etrafına kırılmaz ve saydam bir cam yapmayı başarmıştı. Silindir şeklinde yerden iki metre yükselen buz ay ışığının kırılmasıyla Zeina'nın kanlı yüzüne ürkütücü bir ışık yansıtıyordu.
Çağan tamamen şoktaydı. Buna nasıl izin verdim, o bizden biriydi, onun dedikleri doğru mu, midem bulanıyor. Kalan son gücümle onu bizden uzak tutmalıyım.
![](https://img.wattpad.com/cover/208503031-288-k125492.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasíaZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...