-Geliyorlar, tam buraya! İnsanlar ölecek. Eğer bir şey yapmazsak insanlar ölecek.
Hızla ayağa kalkarken aynı anda tüm ustalara, koruyuculara ve muhafızlara uyanmalarını emretmiştim. Zihinlerine fısıldadım.
İnsanlar tehlikede.
Dizlerimin üzerinde doğrulup konuşamayacak kadar heyecanlı olan Mia'nın titreyen ellerini tuttum, koyu pembe gözlerinin içine bakarken emrettim. Sakinleş.
Mia'nın titremesi geçerken onun ellerini bırakmadan kız kardeşinden çok daha sakin görünen Atlas'a baktım. Mia, bir görü almış olmalıydı, onun zihnindeki korkuyu hissedebilsem de kaynağını görememek can sıkıcıydı. Geçmişteki anıları görebilirdim ama farklı bir zaman düzlemindeki henüz var olmamış yansımaları görecek gücüm yoktu.
-Neler oluyor Atlas?
Her zamanki gibi tişört giymeyi es geçmiş olan Atlas, beline bağladığı bez bir çantanın içinden iri ellerinde ufacık kalan iki el yapımı bıçak çıkarırken yüzünde mimik oynamamıştı. Ölümle burun burunayken bu kadar soğuk kanlı olması beni ürpertirken söyledikleri çok daha ürkütücüydü.
-Mia'nın dediğine göre bu krallığa tam on altı hayır on beş dakika sonra bir saldırı düzenlenecek. Eğer hiçbir şey yapılmazsa yarım saat içinde birkaç şanslı kişi hariç herkes ölecek.
Ciğerlerim göğüs kafesimin altında titreşirken kendime sakinleşme emri verdim. Buna zaman yok HİÇ ZAMAN YOK!
-Ne yapmalıyız?! Muhafızları ve ustaları uyandırdım. Çoktan alarma geçtiler.
Ellerimin arasındaki Mia kafasını aniden bana yaklaştırırken korkarak geri çekildim, dengemi kaybederek ayaklarımın üzerine otururken Mia'nın sıcak nefesi yüzüme çarpmıştı. O dünya tatlısı kızın koyu pembe gözleri saf delilikle parıldıyordu.
-Saldırı hem havadan hem yerden olacak zihin ustası! Hemen bir plan yapmalısın yoksa kurtulan olmayacak! Bu saldırıdan kurtulsalar bile gelecekte bir hayatları olmayacak!
Mia'nın ellerinden kurtulup hızla ayağa kalktım. Plan yap, plan yap, plan...
-On dört dakika kaldı!
Yardımcı olmuyorsun Mia! Tamam tamam öncelikle...
-Saldırı alanı ne kadar?
-Bu şehrin tamamı ve dışına kadar birkaç kilometre uzanıyor.
Şehirden çıkarma planı mümkün değildi görünüşe göre.
-Peki ya...
-Boyut kapıları işe yaramaz aynı anda en fazla on on beş kişi geçebilir. Ejderhalar buraya zamanında ulaşamaz, krallıklardan da yardım asla zamanında gelemez.
Kaçma veya savunma stratejileri işe yaramıyorsa geriye tek bir şey kalıyordu. Ev sevdiğim, savaşmak.
Anne, baba, Alper, ustalar hepiniz sarayın bahçesindeki meydana gidin.
-Gidiyoruz. Ayağa kalkarken Mia ve Atlas'a elimle kalkmalarını işaret ettim. Adelina, sen de bizimde gel. Daha güvende olursun.
Yaşlı büyücü hafifçe gülümserken ejderini kolları arasına aldı. Sanki saldırıya uğramak üzere olan bir krallıkta yaşlı bir kadın olan o değilmiş gibi sakindi.
-Ben yeterince yaşadım zihin ustası. Ayrıca size güvenim tam. Eminim bundan da bir şekilde kurtuluruz değil mi?
Adelina... Onu ikna edecek zamanımın olmadığı gerçeğiyle dişlerimi sıkarken ardıma bakmaksızın koşmaya başladım. Kapıdan dışarı çıktığımızda, her şeyden habersiz Lucas'a da bizi takip etmesini işaret ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasyZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...