Döndüğümüzden beri ağrıyan zavallı başıma bir çare bulmak yerine kendime ceza niyetine bu ağrıyı çekiyordum. En sonunda hasta yatağımdan çıktığıma sevinemeden o beyazlı odadan çok da farklı olmayan bir odanın içindeydim yine. Bu sefer sadece ben ve düşüncelerim vardık ufak odada.
Annem ve Alper malum şey için hazırlık yaparlarken benim tamamen iyileştiğime inanmayarak dinlenmem için odama yollamışlardı. Evet bedenim iyileşmişti, zihnim artık eskisi gibi kendine nefret dolu da değildi ama hala bir şeyler, ufak ama öenmli bir şeyler eksikti içimde.
Gözlerimi açtım. Bana upuzun gelen bir sürenin ardından yine buradaydım.
Derin bir nefes alırken baş ağrımdan uzakta düşünce yıldızlarıma keyifle baktım. Beyaz ve siyah delikler hala aynı boyda zıt yönlerde duruyorlardı. Kara büyünün yasaklı siyahıyla, doğanın büyüsünün masum beyazı aynı anda içimdeydi.
Beyaz tül elbisemi savurarak yıldızlarımın arasında dolanmaya başladım. Farkında bile olamadığım o kadar fikrim vardı ki, mesela hala içimde bir taraf öz olmayan kardeşlerimi arıyordu. Eksik parça bu olabilir miydi? Onları seviyordum, onlar da beni, peki neden bu kadar mesafe girmişti aramıza. Uzaktan da olsa görmek istiyordum onları ama korkuyordum da bir yandan.
Korkmamalıyım.
Derin bir nefes alıp daha önce isteyerek hiç girmediğim zihinlere doğru yol aldım. Değil farklı boyutta, farklı bir gezegende bile olsalar onlara ulaşabilirmişim gibi geliyordu. İlk kimi kontrol etmeliydim bilmiyordum ama umarım yalnız olurdu. Hala yüzleşmek istemediğim kişiler eskiden anne baba dediğim kişilerdi.
Kalbimin hızla çarptığını hissettim. Süslü kardeşim iyice uzamış olan güzel saçlarını tarıyordu. Ben görmeyeli ne kadar değişmişti öyle, boyu uzamış, saçlarının arasına pembe bir tutam attırmış, iyice güzelleşmişti kahve saçlı kız kardeşim. Onun gözlerinden aynaya bakarken duygularımı ona yansıtmamak adına öyle zorlanıyordum ki...
-Can! Eşyalarımı mı karıştırdın yine!
Bir kardeşim diğerine seslenirken bedenim sessizce göz yaşı döküyordu ama duygularımı Nur'a yansıtmamayı başarıyordum. Kız kardeşimin değişmiş odasının kapısından gelecek olan Can'ı canımı bekledim kalbimde yanan heyecanla.
Kapı gıcırdayarak aralanırken içeri Nur'dan da çok değişmiş olan Can girdi. Boyu uzamış omuzları genişlemişti. Saçlarını uzatmıştı o da, özellikle dağıttığı belli olan saçları alnından geriye özensizce atılmıştı. Elimi uzatıp okşamak istedim o yumuşacık saçları. Hep yapardım bu hareketi ona, sinir olurdu ama hoşuna da giderdi aslında.
-Neyini karıştırmışım yine haberim yok. Hiçbir şeye ellemedim ben!
Nur elini uzatıp Can'ın kahve saçlarını karıştırırken bunu yapmasını benim sağladığımı fark ederek sadece gözlemci olduğum konuma geri döndüm. Nur ellerini bir şey fark etmeden geri çekmiş aynaya son bir bakış daha atmıştı, sanki ayna bendim de bunlar ruhuma atılan bakışlardı.
-Bunu niye yaptın ki şimdi?
-Hı, ne yaptım?
-Neden saçlarımı karıştırdın? Hiç senlik değil istesem bile yapmazsın saçlarımı.
Nur yaptığını yeni fark etmiş gibi Can'a şaşkınca baktı. Küçük kardeşimin yüzü bir şeye kırılmış gibiydi. Nur'dan Can'a atlatırken zihnimi acele ettim küçük Can'ı anlayabilmek için. Şimdi küçük kardeşimin gözünden bakıyordum dünyaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasyZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...