-Kahinler kendi ölümlerini göremezler. Ailelerinin ölümlerini de göremezler. Bu hayat denen dengeyi bozardı.
Alper geleceği görememelerinin sebebinin belki de bu olduğu gerçeğini fark edip sindirmeye çalışırken Fatih bunu çoktan biliyordu. Öldürüleceklerdi, diğer kahin dostları ve aileleri gibi. Kendisinin ölümü onu korkutmazdı ama oğlu...
Fatih, oğlunu çekip ona sıkıca sarılırken onu değil aslında kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Oğluna bir şey olmasına izin veremezdi, vermeyecekti.
Amrita'ya bunu söylemeli miydi? Zavallı kadın çok endişelenecekti ama yardımcı olabilirdi. Belki etraflarında insan casuslar olabilirdi ama periler yalan söylemeyecekleri gibi casusluk da etmezlerdi, belki perilerden korumalar...
-Baba! Ya başka bir kahin daha olsaydı? Aileden olmayan?
Fatih oğlunu fazla sıktığını fark ederek kollarını gevşetti ama bırakmadı ve onu çalınmasından korktuğu değerli bir eşya gibi omuzlarından tutmaya devam etti.
-Olabilirdi, bizim ölümümüzü görebilirdi. Kahinler başkalarının ölümlerine bakmamalıdır ama bu kural pekala gevşetilebilir. Ama başka bir kahin daha yok evladım. Kendi başımızın çaresine bakmalıyız.
Ama vardı!
Alper babasının güçlü ellerinden kurtulup heyecanla yüzüne baktı, tam ağzını açacakken bir an için dinlenebiliyor olabileceklerinden şüphelenerek dudaklarını kapadı. Tek kelime etmemişti ama babası anlamıştı. Alper onları kurtarabilecek bir şeyler bulmuştu.
-O neyse baba ya, bize bir şey olmaz, güçlüyüz biz, Abriana bir kere anlardı öyle bir şey olsa. O konuları geçelim şimdilik. Hani annem sana kesin anlatmıştır. Bir kız var.
Alper yalan söylemiyordu, sadece gerçekleri biraz çarpıtıyordu. Babasının gözleri iri iri açılırken oğlunun her iki konuda da ciddi olduğunu anlamıştı. Alper hem kızarıyor hem tatlı terler döküyordu.
-Oğlum! buna çok sevindim. Kimse bu kız hemen gidip alalım! Nerededir?
-Eh bunu anneme de danışsak iyi olur denizdeydi değil mi?
Fatih, oğlunun demek istediğini anlamıştı. Perilerle dolu olan denizde ajan olamazdı, bu da dinlenemezler demek oluyordu. Oğluyla gurur duymuştu. Alper'in sırtını gururla sıvazlarken gülümsedi.
-Hadi annenle konuşalım.
...
-İşte böyle güzel kraliçem. Bunun için Alper'in beğendiği kız Mia'yı bu boyuta getirmemiz lazım.
Denizin altındaki mavi ve mor tonlarında kristallerle dolu gizli mağarada buluşan aile, parıldayan kristalden tahtlarının üzerine oturmuştu. Su perilerinin krallığının merkezi olan bu mağaraya perilerin izni olmadan hiçbir insan, hayvan, canlı ya da cansız kesinlikle giremezdi. Bunun için gayet rahat bir şekilde ne olup bittiğini konuşabilirlerdi.
Amrita, oğluna ve eşine endişeyle baktı. Ufak ve zarif ellerini dehşet içinde dudaklarının üzerine örtmüştü. Mavinin tüm tonlarını taşıyan, eteklerinden deniz köpükleri akan elbisesinin eteklerini savurarak ayağa kalkıp yanındaki tahtta oturan biricik oğluna sıkı sıkı sarıldı. Kollarından biri hala oğluna dolanıkken onun tahtına sıkışarak oturup boştaki eliyle uzandı ve diğer tahtta oturan eşinin güvenli elini tuttu.
-Onlara ulaşabilmek için Abriana'ya ihtiyacımız olacak. Büyücü Hera bizi boyutumuza geri gönderdiğinde bir süre daha dışarıdan birilerinin giremeyeceğini söylemişti. Boyutun orman ruhu bunca yıllık mücadelenin sonucunda boyut kapılarını açamayacak kadar bitkin düşmüş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasiaZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...