Beyazlarla örtülü binanın içinden çıkmış üzerimize uzanan gözler eşliğinde Kan'ın bulutların içindeki mağara gibi duran yerine gidiyorduk.Ayaklarım bulutsu sis tabakasının ardına saklanırken fazla aydınlık olan bu konumu belirsiz krallığın amacını düşünüyordum. Beynim bu tür gerekli işlerle uğraşırken kalbim heyecanla çırpınıyor, organlarım isyan edercesine titreşiyordu. Heyecanlıydım.
-Nereye gidiyoruz Aby?
Beni sorgulamadan sadece takip eden annem ve kahin olmasına rağmen geleceğe karşı her daim şüpheli olan sorgucu kardeşim iki yanımdaydı.
-Kan'ın size bir şeyler anlattığını biliyorum.
Göz ucuyla baktığımda Alper'in endişeyle yutkunduğunu görerek gülümsedim.
-Beyninden almadım bu bilgiyi utangaç şey. Benden saklamanıza artık gerek yok. Kaldırabilirim.
Annem bir elini sırtıma atarak yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. . Kimliğimi öğrendiğimden beri anne özlemiyle yanıp tutuşan ruhum onunla geçirdiğim her dakikada biraz daha serinliyordu.
Mağara'nın girişine geldiğimizde azalan bulutsu tabaka yerini sert ve soğuk taş zemine bırakırken üşüyen ayaklarımı umursamayarak yürüdüm. Mağaranın derinliklerine indikçe burnuma gelen ıslak yosun ve nem kokusu normal birine rahatsız edici gelebilirdi ama bana denizi hatırlatıyordu. Benim nazarımda denizi hatırlatan hiçbir şey rahatsız edici olamazdı.
-İşte buradasın zihin ustası. Gelmen zaman aldı.
Yere serili sedirin üzerinde bağdaş kurmuş olan Kan sarı irislerini gözlerimizde gezdirdi. Işığın diğer her yere göre daha az olduğu bu yerde Kan, gözleri karanlıkta parlayan siyah bir kedi gibi görünüyordu.
-Zihinler ustası olmama ne oldu?
Annem ve Alper konuşmamızı somutlaşmış bir şaşkınlıkla dinlerken ilerleyip uzun sedirin bize yakın ucuna tıpkı Kan gibi bağdaş kurdum.
-Artık tek bir zihin var zihin ustası.
Ailemin geri kalanı yanıma otururken gülümsedim. Diğerleriyle de buluşmamıza çok yokmuş gibi hissediyordum.
-Anlıyorum.
Artık pek çok şeyi anlayabiliyordum. Üzerimden kalktığını zannettiğim o kara büyü çocukluk travmalarım yanında ufak bir sıyrıktı. Onlardan ise ancak kurtulabilmiştim. Kendini sevmenin bu kadar önemli olduğunu anlamamıştım bunca zaman aptal ben.
-Ama ben anlamıyorum. Buraya geldiğimizden beri herkes garip davranıyor! Babamı savaş alanında bırakan annem olması gereken yerden çok uzakta bu garip yerde, resmen bulutların üzerindeki bir keşiş köyündeyiz, bir nevi zaman yolcusu olduğum öne sürülüyor! Abriana'nın birdenbire iyileşmesi bunlardan en normaliydi!
Gözlerimi kardeşimin solgun ve korkmuş yüzüne çevirdim. Buz mavisi gözleri loş ışıkta hüzünle parıldıyor, dudakları söylemek istediği daha pek çok şey varmış gibi titriyordu. Elimi uzatıp titrediğini belli etmemeye çalıştığı yumruk yapılmış elini sıktım.
-Üzgünüm Alper ben de her şeyi yeni kavramaya başlıyorum ama her şeyden önce seninle konuşmam gerekirdi. Ben baygın yatarken neler yaşadığını ancak tahmin edebilirim. Çok özür di...
Alper beni kendine çekip sımsıkı sarılırken mis kokusunu içime çekip kollarımı sırtına doladım. Kulağıma çalınan kalp atışları beni huzur bulvarına sürüklerken yavaşça konuştu.
-Suçladığım kişi asla sen olmadın Abriana.
Saçlarıma ufak bir öpücük kondurup geri çekilirken elimi bırakmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasíaZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...