-Ne öğreneceksek öğrenelim hadi.
Alper'e ölümcül bakışlarımdan birini atıp iç çekerek kafamı iki yana salladım. Acemi aşık... Daha kızı tanımaya başlayalı ne kadar zaman oldu ki on iki dakika falan mı?
-Kardeşimin tutumuna bakmayın siz, biraz heyecanlıdır ama bir konuda haklı. Ne yapacaksak çabuk yapmamız lazım. Pekala! Nereye ve nasıl gideceğiz?
Atlas, bana birkaç metre yukarıdan bakarken işaret parmağıyla gök yüzünü işaret etti.
-Uçabildiğinizi gördük. Biz de uçacağız.
Daha fazla açıklama yapması için beklemeye gerek yoktu. Atlas, konuşma yapmada pek iyi görünmüyordu ve devamını getirmeyecekti, tıpkı benim geçen yılki halim gibiydi. Atlas'ın demek istediğini Mia anlatmaya başlarken bu iki kardeşin bu kadar zıt olabilmesi beni hayrete düşürmüştü.
-Ahaha kardeşimin kusuruna bakmayın. En azından deniyor değil mi? Şey, Atlas'ın demek istediği şey şu, biz buraya yer altı yollarından gelmiştik ama siz uçabiliyorsanız uçarak gitmek daha hızlı olurdu. Tabii bir sakıncası yoksa.
Ufak tefek olup boyu en fazla bir metre elli beş santim olabilecek Mia'yı taşımak sorun değildi ama en az iki buçuk metre boyundaki hem boyuna hem enine gelişmiş olan Atlas...
-Hiç sorun olmaz.
Alper, cevap verirken sırtını dikleştirmiş, yüzünde kendinden emin bir gülümsemeyle Mia'ya bakıyordu. Sanırım bu süre boyunca Mia'nın erkek kardeşinden bihaberdi.
-Kardeşim için sorun yoksa benim için de yoktur.
Alper bakışlarını bana çevirecekken bir an için Atlas'ı görmüş ve ancak benim anlayabileceğim minimal hareketlerle irkildiğini belli etmişti. Gülme Abriana, gülmemeye çalış...
Kardeşim soğuk terler dökerken başımı iki yana sallayıp gülümsedim. Öğrendiklerimin bir kısmını gösterme zamanı gelmişti.
***
Deneyelim dedim ama nasıl yapacağız ki? Dicle, karşısında dikilen yıllarca platonik olarak sevdiği çocuğa bakıyordu. Nasıl çalışma yapacakları konusunda düşünmeye çalışıyordu ama beyninin sayıkladığı tek bir şey vardı. Sonunda oluyor! Sonunda oluyor!
Ateş, karşısında dikilen güzel kızla ilgili onunla nasıl bir dövüş antrenmanı yapılması gerektiği hariç her şeyi düşünüyordu. Etrafta hiç yeşil yokken gözleri daha da güzel parlıyor, keşke parfüm sıksaydım, çok tatlı ya, dişlerimi fırçaladım mı!?
-Diğerleri çoktan başladı bir yolunu bulmamız lazım.
Ateş bir an için başını yana yatırıp güç ustasının neyden söz ettiğini düşünmeye çalıştı.
-Ne yol.. haa, evet evet tabi, bence önce yakın dövüşten başlayalım, yani güç kullanmadan, kullanırsak başta sıkıntı olabilir özellikle benim açımdan tabi, gerçi senin açından da olur sana alev topu fırlatabilirim çünkü, ya öf amma konuştum ha. Neyse işte ilk olarak yakın dövüş çalışalım sonra da durumumuza göre bakarız bir şeylere.
Dicle Ateş'in yana eğik başıyla ne kadar tatlı olduğunu sayıklaırken ayık olan tarafı bunu düşünemediğine hayıflanıyordu. Tabi Ateş'in hiç düşünmediğinden tamamen habersizdi.
-Olur. Öyle yapalım. Karma dövüş?
Ateş gardını alırken yerinde birkaç kez zıplayıp havaya bir yumruk attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
פנטזיהZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...