Sorgu

885 110 147
                                    


Lucas'ın odasının önüne geldiğimizde yavaşlayarak durdum. Önünde korumaları olmayan son derece sıradan işlemeleri olan beyaz bir kapıydı.

Hey, müsait misin?

Gelebilirsiniz zihin ustası, sizi bekliyordum

Yüzüm meraklı bir hal alırken kafamdaki soru işaretleriyle odanın kapısını araladım, bizi mi bekliyordu? Loş ışıklı odadan dışarı sızan sis tabakasını görmezden gelerek arkamda Çağan ve Alper'le odaya girip kapıyı kapadım.

Burası bir büyücünün odasını nasıl hayal ederseniz öyle bir yerdi. Odanın orta yerinde uzanan tezgahın üzerinde çeşitli büyü güçlendirme malzemeleri vardı. Şu ana kadar filmlerden tanıdığım kimya malzemelerinin çok daha gelişmiş versiyonlarının içinde her renkten sıvı fokurduyor, buharlaşıyor ve süzülüyordu. Havada çeşitli tütsülerin hoş kokusu vardı. Daha çok çam sakızı kokusu hakimdi büyücünün odasına. Duvarlarda asılı şamdanlardaki mumlarla aydınlatılan sisli ve ürkütücü odada Lucas'ı göremiyordum.

Gözlerim odayı incelemeye devam ederken eskimiş ahşap tezgahın arkasından kahverengi örtülere sarılı bir şey zıplayıverdi. Ben de yerimde irkilirken en yakınımda duran güçlü kola sarıldım. Kahverengi örtünün bir kısmı hareketlenerek en tepeye uzanıp baş kısmını aşağı indirdiğinde rahat bir nefes aldım.

-Kusura bakmayın! Kullandığım malzemelerden biri aşağı düştü, alayım derken başımı tezgahın altına vurdum. Siz de aniden girince toparlanamadım.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken tutunmakta olduğum kolun sahibine baktım. Çağan tepeden bana bir bakış atıp göz kırparken toparlanarak ahtapot gibi sardığım kollarımı hızla geri çektim.

-Asıl sen kusura bakma lütfen, aniden daldık. Davetsiz misafir olan biziz.

Diğer yanımda dikilen Alper lafı uzatmadan duvara dayalı sandalyelerden birine oturarak bizi de yanına çağırdı. Haklıydı, yorgunduk. Diğer sandalyelere de Çağan ve ben otururken kurumuş boğazımla konuştum.

-Acaba suyun var mı?

Lucas üzerine sarılı örtüleri hızla bir kenara koyarak içindeki modern ipekli beyaz gömleği ortaya çıkardı. Şimdi çok daha az kasvetli görünen Lucas kızıl ışığın altında turuncuya dönmüş saçlarını savurarak her birimize birer bardak suyu hızlıca verdi. Suyu fazla acele etmemeye çalışarak ama yine de tek dikişte bitirerek hızla içtim.

-Teşekkürler Lucas.

-Az önce nereden geldiğimizi biliyor musun?

Lucas da karşımıza bir sandalye çekip oturarak Çağan'a kafa salladı.

-Tüm saray inledi su ustası. Bilmemek için kış uykusunda olmalıydım. Ayrıca... Baş parmağıyla arkasında kalan tezgahtaki su dolu kaseyi gösterdi. ...sizi izliyordum.

Şaka yapıp yapmadığını anlamak için duygularını kontrol ettiğimde gayet ciddi olduğunu gördüm. Bu şey mümkün müydü cidden?! Gayet sakin duran Çağan ve Alper'in bundan haberi var gibi duruyordu. Kendimi kutup ayıları arasındaki panda gibi hissetmeden önce dikkatimi toparladım.

-Sana ne sormak istediğimizi de biliyor musun?

Lucas bal rengi gözlerini benim gözlerime dikerek gülümsedi.

-Bunu bilmek için yeterli donanıma sahip değilim malesef. Ama birkaç tahminim var elbette. İstediğiniz soruyu yanıtlamaktan keyif alırım.

İşte başlıyorduk.

-O şeyler, canavarlar, kara büyünün sonucu değil mi? Onları birisi zarar görmeden yok etmenin bir yolu var mı?

Lucas'ın yüzünü ciddi bir ifade alırken arkasına yaslandı. İki yanımda oturan güçlü erkeklerle sanki bir sorgu odasındaydık.

Zihin Oyunları 2 : ArayışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin