-Şimdi biliyorsun ya Marcus. Kimin tarafındasın?
Zavallı çocuğun yere oturmasını, koyu renk saçları gözlerini örterken kulaklarını elleriyle kapatıp yüzünü toprağa indirmesini izledim. Gözlerinden korkusu en çok da hayal kırıklığı okunan Marcus, hızlı nefesler alıp veriyordu. Öğrendiklerini sindirmeye çalışıyordu.
Bundan yüzyıllar önce sürgüne gönderilen kara büyücülerin soyundan geldiğini öğrenmişti, onlar sürgüne gönderildikten sonra boyutun yönetici ırkının değiştirilmesiyle unutulduklarını, kendilerini hatırlatıp yardım istemektense aralarındaki bazı kışkırtıcı kişiliklerin halkı ayağa kaldırıp normalde yapmayacakları işler yaptırdığını, bu boyutun ya da diğer insanlarının kendilerinden yüz yıl önceye kadar haberi bile olmadığını, zorba olup haksızlık yapan tarafın artık kendileri olduğunu öğrenmişti. Üstlerinin güç bağımlılığından çılgına dönerek kendi astlarını kolayca harcadığını görmüştü. Ve şimdi suçsuz insanların zarar göreceğini...
Trans anında toplanan beyaz büyücülerin güçlerinin alınacağını duymuştum. Kendinden büyüleri alınan büyücülere ne olacağını da bana doğanın gücü söylemişti, öleceklerdi.
-Bu-bunlar gerçek mi?
Marcus, yalan olduğunu söylememi ister gibi yalvaran gözlerle yüzüme bakıyordu. Kafamı aşağı yukarı sallarken yüzümde yorgun bir ifade vardı.
-Gerçek olduğunu biliyorsun. Size haksızlık yapıldı Marcus, sana ve tek bir suçu olmamasına rağmen cezalandırılan binlerce insana. Ama bize inan bu yanlışı düzelten nesil biz olac-a...
Konuşmama öksürerek son verirken Çağan, endişeyle yüzüme eğilmişti. Dilime kanın demirimsi tadı bulaşırken bunu Çağan'a belli etmeyerek okyanus mavilerine bakıp gülümsedim. Sadece boğazım kaşındı, sorun yok. Sorun olduğunu bilen Çağan dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kaçırmakla yetinmişti. O da en az benim kadar acı çekiyordu. Sevgilimin göğsünden sızan siyah sıvının yakıcı tadını ben aylar önce öğrenmiştim. Benden başkasının öğrenmesini asla istemediğim bu acıyı Çağan da çekmişti ve onun dinlenme fırsatı bile yoktu.
-Bize haksızlık yapıldı zihin ustası, ben..
Çağan'dan güçlükle gözlerimi ayırırken konuşmaya başlayan Marcus'a döndüm. Gözlerinden akan yaşları gizlemeye çalışırken hala donmuş toprağa bakıyordu.
-Ben kara büyücü bile değilim. Bunu herkesten gizlemeye çalıştım ama biliyorlardı.Sırf onlardan değilim diye ne kadar dışlandım haberin var mı?!
Tahmin bile edemezdin Marcus. Susmaya devam ederek onu dinledim.
-Beyaz büyücü doğduğum için herkes ama herkes, kendi ailem, kardeşlerim bile benden nefret etti. Abim, abim da beyaz büyücüydü. Tek tesellim buyken o da kaçıp gittikten sonra tamamen yapayalnızdım.
Dudaklarını aralayıp konuşacakken işaret parmağını dudaklarıma kapayan Çağan benden önce davrandı.
-Artık yalnız kalmayacaksın Marcus, ne sen ne de başkası. Ben Çöl krallığının Kralı Çağan, tahtım üzerine yemin ederim ki, suçsuz olan sizlere yeni bir hayat sunacağız.
Marcus'un ela gözlerinden bir kıpırtı geçtiğini gördüm. Bize inanmak istiyordu.
-İster inan ister inanma evlat, şu arkanda duran çılgın kadın tüm dünyayı gözünü kırpmadan küle çevirecek türden bir insan. Küçük kara büyü birliğinizin asıl başkanı oydu değil mi?
Marcus Kan'ın dediklerine başını aşağı yukarı sallarken dönüp Ava'ya bakmaktan korkuyordu. Haklıydı da. Zeina'nın bedenini ele geçirip olabildiğince hor kullanan bu kadın korkutucuydu. Zavallı Zeina'nın bedenine ve aklına yaptıkları kabul edilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantastikZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...