Lucas, Lucas!
-Ha ne?! Ah af edersin zihin ustası ben uyuya kalmışım sanırım
Lucas büyü laboratuvarına koydurduğu yatağında doğrulurken omuzlarını esnetecek birkaç hareket yaptı. Uyuya kalmak doğru tanım olmazdı onun için. Okyanus Krallığının merkezinde saat çoktan gece yarısını geçmişti ve Lucas uyumak amacıyla yatmıştı yatağına.
Affedilmesi gereken benim o halde, saat farkını tamamen unutmuşum
Lucas, uykusunu açacak hızla yataktan kalkarken gözü odadaki saate ilişti, söndürmeyi unuttuğu bir mumun titrek ışığıyla aydınlanıyordu. Gece iki buçuk. Güneşin doğmasına epey vardı.
Acil bir şey mi oldu
Aslında zaten acil olan bir şeyden bize bir uyarı geldi denebilir. Orman...
Lucas dişlerini gıcırdattı. Güne başlamak için hiç de hoş olmayan bir yoldan uyandırılmıştı ve şimdi rüyasından uyanarak gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyordu.
Bu kadar erken olmasını ummuyordum ama tahmin etmeliydim
Acilen yanan boyuta geçmeliyiz yoksa çok geç olabilir. Büyünün hazır olduğunu söylemiştin değil mi
Lucas, masada bulduğu kibritle birkaç mum yakarken sönmeyen ateş hakkında yaptığı araştırmalara göz attı. Hazır olmasına hazırdı ama Zihin ustası hazır mıydı?
Hazırlıklarımı yapıp birkaç saate orada olacağım, umarım hazırsınızdır
Hiç olmadığımız kadar
***
Üç günden fazla süredir yolculuk ediyorduk. Gittiğimiz orman yolu orman olmaktan çıkarak çayır olalı yarım gün kadar oluyordu. Sıradaki köyde bizi Lucas'ın bekleyeceğinin bilincinde Alper ve ben arada birbirimize gergin bakışlar atıyorduk. Aramızda ikimizin çıkacağı görevden haberi olan yalnızca iki kişi, William ve Çağan, vardı. Köye vardığımızda Lucas'la karşılaştıklarında elbet öğrenirlerdi.
Bu arada hızlı tempolu yolculuğa hepimiz bir şekilde ayak uydururken bir yerlerinde kurt kaynayan Ateş, William'ı sorularıyla darlamayı kendine iş edinmişti.
-Daha gelmedik mi William?
-Hayır Ateş.
-Peki ne kadar kaldı.
-Birkaç saat daha var.
-Ama birkaç saat önce de birkaç saat kaldı demiştin William!
William elleriyle yüzünü sıvazlarken çocuğunun olmadığına şükreder gibi bir hali vardı.
-Ateş! Gelince göreceksin işte. Soru sorman oraya varışımızı hızlandırmıyor!
Bunca zaman sakin olan William bile sinirlenmeye başlamıştı. Hava inanılmaz derecece sıcakken aracın üstünü kapamıştık. Ah, gerçekten neden ustalar sefalet içinde yolculuk etmek zorundaydı ki?! Diğer boyutta pekala doğaya zarar vermeyecek bir özel uçak da tasarlatabilirlerdi. Bunların hepsi o gelenekçi kafaların altından çıkıyordu. Bu boyutta bile geri kafalı insanlar olması hayata karşı umutlarımı ağır ağır boğuyordu.
-İşte! Kasaba gözüktü!
Poyraz'ın heyecanı hepimizi onun parmağının gösterdiği yere bakmaya iterken gerginlikten ellerimi ovuşturmaya başlamıştım. Önceden ziyaret ettiğimiz kasabalara benzer bir kasabaydı. Tek farkı ormanın kıyısına değil ufak bir derenin etrafına kurulmuş olmalarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasiaZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...