Antik sırlar

682 103 85
                                    


-Başlıyorum. 

Uğur gözlerini geçtiğimiz yollara dikerek düşüncelerini toparlamaya çalışıyorken hepimiz odak noktamızı ona çevirmiştik. Bu durumda dünyanın en güvenli iletişim ağı görevini üstlenen bense kendimi hazırlamış, Uğur'un düşüncelerini süzerek diğerlerine iletecektim.

Bu bilgilerden faydalanamayacak olan zavallı kardeşim Alper ise aracın bir köşesinde oturmuş kitap okuyordu.

-Öncelikle bu bilgileri hiçbir yerde konuşmayacağınız hakkında bir söz almalıyım sizden. Şayet olur da bu bilgiler düşmanın kulağına giderse bizim açımızdan hiç iyi olmaz. 

Ateş dudaklarına hayali bir fermuar çekerken gülümsedim. Buradaki kimseden tek kelime laf çıkmazdı ama ne olur ne olmaz diyerek bu bilgileri dile getirmelerini önleyecek bir kalkanı zihinlerine yerleştirecektim. 

Sen bana güven Uğur. Kimseden laf çıkmayacak. 

Uğur bana bakıp rahatlayarak kafa sallarken gülümsedi. 

-Pekala madem öyle ilk önce demem gereken şey şu. Biz koruyucular güçlerimizin tamamını doğadan ve evrenden alıyoruz. Yani bu güçlerin kaynağı yok olduğu zaman güçlerimiz de yok olabilir. 

Göğsüme koca bir öküz otururken böyle bir bilgiyle düşmanın neler yapabileceği gerçeği dehşet vericiydi. Bu yüzden Uğur'un ataları bu bilgileri sır olarak saklıyordu. Bize bile henüz güvenlerini kazanmadan vermemişti bu bilgileri. Sonuçta aramızda hainler olabilirdi değil mi? Nedensiz yere aklıma Zeina gelirken kaşlarımı çattım. Şu an aramızda değildi ama onunla ilgili garip şeyler hissediyordum.

-Ama çok da endişelenmeye gerek yok, hepimizin aynı anda güçlerini kaybedebilmesi için gezegenin yok olması gerekirdi çünkü. Neyse sanırım düşüncelerim akıp gidiyor. 

Şimdi kendi gücümün kaynağından başlayacağım. Telekinezi ustaları bilinenin, yani bildiğimizin aksine zihin oyuncusu değillermiş aslında. Yani gücümün kaynağı zihinsel yollardan değil de gezegenin merkezinden geliyor, aslında yaptığım şey de bazı zihin oyuncularının ve büyücülerin yapabildiği telekinezi değil, yaptığım şey yer çekimini kontrol etmek. Dünyanın geoit şeklinden ötürü gücümün arttığı ve azaldığı yerler var elbette. Kutuplarda daha güçlüyken, ekvatorda daha güçsüzüm. Gücümü tamamen kullanabilirsem depremler bile oluşturabilirim. 

Bu çok mantıklıydı! Zaten öteki türlü olması garip olurdu değil mi? Zihnimde daha önce havada kalmış olan bazı parçaların yerine oturduğunu hissedebiliyordum. Bu bilgi tatmini bir zihin ustası olan benim için çok büyük bir zevkti. 

-Şimdi Ateş'e gelelim. Ateş gücünü güneşten ve çoğunlukla magma tabakasından alıyor. Yerin altındaki tüm bu lavların enerjisi onun ellerinde denebilir. Eğer kontrolü tam anlamıyla kazanabilirse yer alındaki lavları yer yüzüne çekebilir, sönmüş yanardağları aktifleştirebilir, aktif yanardağları geçici olarak söndürebilir ve benim gibi deprem oluşturabilir. 

-Benden bahsettiğine emin misin kardeş? Bana başka birinden söz ediyormuşsun gibi geldi biraz.

Ateş'e hak veriyordum. Uğur'un bahsettiği şeyler bu dünyadaki gerçeklik anlayışına bile fantastik kaçıyordu. Ateş'in yüzündeki neşe, şaşkınlık ve şüphe karışımı ifade hepimizin içini yansıtıyordu. 

-Kesinlikle senden bahsediyorum Ateş. Neler yapabileceğimiz hakkında kimsenin bir fikri yok.
Şimdi Aslı'ya gelirsek en gizemli ustalıklardan biri hız ustalığı. Aslı gücünü ışıktan alıyor. Bu üstün hızı ışık hızından geliyor diyebiliriz yani. Işık hızında gidebilir mi bu bir gizem ama hayal edebileceğimizden çok daha hızlı olabilir.

Zihin Oyunları 2 : ArayışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin