Bir öpücükle yetinmem yeter ki başarsın! Ah! Abriana, zihnimden çık!
-Bunu yaptım deme
Tamam demem, ama bu gerçeği değiştirmez
Ateş iyi öpüşüyor olsa iyi olurdu çünkü aksi taktirde Dicle beni sağ bırakmayacaktı. Sırıtmamı gizlemeye çalışarak hala herkes havada süzülürken ilk defa bu kadar kızardığını gördüğüm Dicle'ye baktım. Güç ustası da gözlerini bana çevirdiğinde anlamıştım, ölümüm bu şekilde olacaktı, pekala dünya elveda deme zamanı geldi. Sevdiklerim, sevmediklerim hepinizle vedalaşıyorum ama içimden.
Gözlerimi Dicle'den kaçırırken her şeyden habersiz ben kucağındayken yakın arkadaşının yanar dağı uyandırmasını izleyen Çağan'ın kollarından ayrılarak kanatlarımı açtım. Çağan bana engel olmazken o hala Ateş'i izliyordu. Yüzünde Ateş ile gurur duyduğunu gösteren mutlu ifadeyle bana dönüp gülümsedi.
-Bunu gördün değil mi Abriana, Ateş başardı.
Çağan göz ucuyla bana bakarken gülümsemesi manidar bir hal alarak genişledi.
-Ve her nasılsa bu işte senin elin olduğunu hissediyorum.
Çağan'a bakıp gülümseyerek omuz silktim.
-Ufak bir dokunuş yapmış olabilirim ama genel övgüyü alacak olan kişi belli.
Bu kişi Dicle idi ama bunu Çağan'a söylemeyecektim. Gözlerimiz tekrar ateş ustasına dönerken Ateş işini bitirmiş ayaklarının altından çıkan mor renk alevlerle yanımıza uçuyordu. Yanar dağ artık tamamen uyanmışken ortalık gittikçe kararmaya başlamıştı, birazdan burada nefes bile alamaz hale gelecektik.
-Uğur, Ateş'in gelmesini beklemeden herkesi uzaklaştırman gerekiyor! Yoksa boğulmaya başlayacağız!
Etrafında havada süzülen insanlarla ortada bağdaş kurup oturmuş olan Uğur amelelik kaderine razı gelerek kafa salladı ve ikinci bir söz söylemeden herkesi uzaklaştırmaya başladı. Doğa ona yavaş olması gerektiğini haykırırken Uğur kahkaha atarak daha da hızlanıyordu.
Böylece öfkeli Dicle'nin saldırı alanından biraz olsun uzaklaşmış oluyordum. Alper de diğerlerine uyarak kanat çırpmaya başladığında geride sadece Çağan ve ben kalmıştık.
-Hey herkes nereye gidiyor?
Yanımıza tam zamanında gelen Ateş'e baktım. Saçları hala dans eden alevler gibi tepesinde sallanıyordu. Bize en az on metre uzaklıkta olsa da vücut ısıssı korkutucu derecede yüksekti ki sıcaklığı yüzüme kadar gelmişti. Çağan ikimizin önüne incecik buzdan bir bariyer koyarken git gide artmakta olan sıcağa yakından şahit oluyordum.
-Birazdan burası kül altında kalacağı için önden gidiyorlar. Yeterince uzağa gidip yeni bir yanar dağ görevi için dinlenmelisin.
-Aslında buna gerek olmayabilir Ateş.
Gözler söylediğim şeylerle üzerime dönerken gülümseyerek fokurdamaya başlamış olan dağa döndüm.
-Bu gezegende, bu boyutta artık kara büyü hissedemiyorum. Ateş'in yaptıkları kalan büyü kırıntılarını lavda yakmış gibi görünüyor.
Yüzümdeki koca bir gülümsemeyle Ateş'e döndüm.
-Bu boyutta şimdilik işimiz bitti. Geri dönme zamanı.
***
İşte başladığımız yerdeydik. Boyut kapısının önünde tüm grup toplanmıştık ve uzaklardan gelen gök gürültüsü seslerini dinleyerek birbirimize bakıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları 2 : Arayış
FantasiaZaman geçti ve her şey değişti. Küçükler büyüdü ve duygular gelişti. Kaçan yakalanmak istiyor ve ip uçları bırakıyor. Tüm bunların anlamı ne? O gün gelmiştir ve arayış çift taraflı bir şekilde başlıyordur. Bu sefer onları durduran en büyük engel ken...