56

919 49 16
                                    

Iyi okumalar okucularim🤩


Kimse anlayamazdı kaybetmeden değeri. Kaybettiğin an aklına gelir yaptıkları, evdeki varlığının bile yeter olduğunu. Daha 24 saat önce oğlunun kendi oğlu olduğuna inanmayan kadın, arkasında herkesden korumak için alması gereken oğlunun önünde durmuş herkesi ona karşı savunuyordu. Bir laf vardır Gidenmi yoksa kalan mi suçludur? Bence kalan suçlu olur çoğu zaman, kalan yapmasaydı günahı giden gitmezdi zaten.

Herkes bir tarafta harap olmuştu. Tamı tamına bir hafta, Umutsuz bir hafta. Aras geceleri karakolda geçirir şüpe çektiği yerler gider Umutun fotoğrafını gösterip olup olmadığını soradi. Yekta artık hic birsey umursamıyor gecesi gündüzü yer altı yer üstü herkesi soruşturuyordu. Sedat ve Aynur ellerinden geldiği kadar hastaneleri arıyor sonra eve dönüp çocuklarla zaman geçirmeye çalıyorlardı. Rıza ve Yiğit oğullarını görmek için sadece  eve uğrayıp, kimsenin yüzüne bakmadan çıkıyorlardı. Seyhan oğlunun her eve gelmediği zaman, daha çok ruhsuzlaşıyordu. Gökyüzü Arası her yanlız geldiğini gördüğünde ve her kapı çalındığında yaşadığı hayal kırıklığı ile daha çok ağlıyordu.

Umut 1 haftada burnunda tüten ailesi ile akşamları dede ve büyükanneye yardım ediyor. Sabahları ise sadece uyumakla geçiriyordu. Günden güne yemeği tamamı ile bırakmış, sadece içkiye vurmuştu kendini. 1 haftada çöktüğü her halinden belliydi.

Yine restoranda çalışırken kapının açılma sesiyle kapıya döndü.  Bu yanında çalışanlardan biriydi. Yüzünü masadakiler dönüp onu görmezden geldi. "Anne, baba ben geldim" demesiyle Umut şokla geriye döndü. Ismail dede ve büyükanne kapının ağzındaki adamına sarılıp ağlıyor ve bir birlerinden özür diliyorlardı. Adam tam ondan ayrılır ken Umutu görüp geri adım attı. "Patron?"

Herkes ona baktığında kurtulamayacağını anlayıp yaklaştı. Evet bu fotoğraftaki adamdı, ama yaşlanmıştı. Neredeyse 20 yıl geçmiş evden ayrılmasından. "Patron nerdesin sen bir haftadır aramadığımız yer soruşturmadığımız adam kalmadı seni bulmak için" deyip Umuta sarıldı.

Umut adamın omzuna vurup "Tamam tamam" deyip ayrıldı. Restoranı boşaltıp hepsi bir masada oturdular. "Oğlum nerdesin, neden hiç arayıp sormadın, öldük  mu kaldık mi umrunda değilmi?"

"Aslında sizi çoğu zaman uzaktan izliyorum ama sizi aff edemedim, bu günde patronu ararken buraya geldim"

"Ne yani bu genç adam senin patronun mu?"

"Evet baba, ama 1 haftadır hiç durmadan onu arıyoruz"

"Bizimkiler nasıl?"

"Sedat abi hem sizi arayıp hemde ailenizle ilgilenmeye çalışıyor, Rıza abide aynı şekilde ama Yekta abi"

Umut kalbinde hiss ettiği siziyla boğazındaki yumruğu yutmaya çalıştı. "Yekta?"

"Yekta abi gece gündüz uğraşıyor, mafya çetelerine bile baş koydu. Uyumuyor hatta dinlenmiyor bile, yemeği bile zorla yediriyoruz"

Umut sormaya korktuğu ikinci soruyu sormaya çalıştı. " Peki o. Yanı şey"

"Aras bey mi? O karakolda geçiriyor gününü, bir kaç kere size uğradı. Sizden kötü olmasın çok kötü"

Umut ayağa kalktı gitmeliydi,kendisi paramparçaydı diye arkasında koyduklarında parçalayamazdı.

"Arabayla mı geldin?"

"Evet efendim"

"Anahtarları ver, sana bir ay benden izin ailenin yanında kal, 20 yılın acısı belki bir ayda çıkmaz yinede özlemlerini gidermeye çalış"

Tam çıkacakken "son soru, neden birden bire çekip gittin"

"Sevdiğim kızın kendisini öldürdüğünü öğrendim"

Umut bunu beklemiyordu onla beraber yaşlılarda beklemiyordu ki kadın bayıldı. Umut ambulans çağırdı. Doktor yüksek tansiyondan bayıldığıni ve birazdan kendine geleceğini söyledi.

Umut arabaya atlayıp mahallesine doğru sürdü arabayı. 2 saatlik yoldan sonra mahallesine varmıştı. Kapının önünde duran arabalardan herkesin geleceğinden haberi olduğunu anlayıp kapıyı çaldı.

Kapıyı açan annesi ağlayarak ona sarılmak istediğinde geri adım attı. Kadın ellerini ağzına koyup geriye çekildi. Umut annesine dokunmamak için büyük çabayla içeri girdi. Ağlayarak girdiğinde oğlu "baba deyip koşmaya başladı. Umut diz çöküp oğlunu ayakta kucaklayacak kadar gücü olmadığından, yerde sarıldı. Durmadan öpüp daha sıkı sarılıyordu. " Seni çok özledim, ah ben sensiz nasıl nefes almışım" deyip hem kokluyor hemde ağlıyordu. Bu manzarayı gören herkes kendisini tutamıyordu.

Aras daha fazla dayanamayıp Umutun önünde dizlerinin üzerine çöküp sarıldı. Gökyüzü anlamış gibi aradan çekilip babalarını izlemeye başladı. Aras Umuta sarila bildiği kadar sıkı sarılıyordu. Umut da aynı şekilde karşılık veriyordu. "Özür dilerim, bencil davrandığım için özür dilerim" Aras sadece "sus, bırakta hasret kaldığım kokunu hiss edeyim, aklımı kaybedecektim, seni biraz daha bulmasaydım ölecektim" dedi.

Umut ayağa kalktığında Yiğit ve Aynur birden sarıldı. Arkaya sendelese de yine ayakta kalıp kardeşlerine  sarıldı. "Kokrmuşsunuz üzgünüm"

Rızaya, Elife ve Sedata sarılıktan sonra, geldiğinden beri kenarda dinmeyen yaşlara karşı çıkmayıp onu izleyen Yektaya baktı. Kollarını açıp birkaç adım attı " beni özlemedin mi?" Yekta hemen sarılıp gözlerini silmeye çalıştı bir taraftan da, "özledim, Allahin belası çok özledim" dedi. Umut daha sıkıştırıp kollarını "bende özledim hemde hepinizi" dedi.
"Bulamasaydım seni 10 yıl önce söz vermiştin, kaybolmayacaktın, kaybolsan bile benim için iz bırakacaktın ardında " sitem etmekte haklıydı. Onun bir suçu  hatta onların bir suçu  yoktu. "dÜşünemedim kimsesiz hiss ettim"

Herkesle sarıldıktan sonra ayakta duracak hali olmadığından kendini koltuğa bıraktı.

Herkes çökmüştü, bunu onlara o yapmıştı. Kucağında uyuyan oğlu bile zayıflamış göz altları morarmıştı. Hiç kimse konuşmuyordu. Herkesin söyleyeceği vardı ama ilk kim konuşacak bilmiyorlardı. Aras kendini tutamayıp "gittiğin yerde ekmek yokmuydu neden bu haldesin?"

"Sen gitmediğin halde niye bu haldesin"

😍😍😍😍😍😍🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥰😍😍😍😍😍😍

Ve mutluuu  oldular😍😍😍😍

Gizemli Mafya (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin