54

784 46 0
                                    

Iyi okumalar bitanelerim 🏳️‍🌈



Ayağa kalktı arabayı orada bırakıp  yürümeye başladı. Gözlerinde dinmeyen yaş, utancından başı yerde ve aklında annesinin sözleri,  yürüyordu.

Aras arabayı bulmuştu ve herkese haber edib gelmişlerdi ama Umut orada yoktu. Kalbi acıyordu, daha neler olub bittiğini sormamıştı ama sormayada dili gelmiyordu. Umutun düştüğü durum, yaşadığı  hayal kırıklığı, hatta parçalanmış halini duymaya ne kalbi, nede ruhu istiyordu. Aynur babasın mezarının yanına gidip "Nasıl düşünemedim sana geleceğini" diye ağlıyordu.

Aras AyNura sarılıp onu teselli etmeye çalıştı ama kendiside teselliye ihtiyaç duyuyordu hemde sevdiği adamın tesellisine. Birden gözleri yere ddeğdiğinde toprağa yazılmış sözü görmesiyle tuttuğu yaşlar süzüldü.

"Paramparçayım" en kısa ama en uzun cümle.

Umut karanlık gecede yürümekten ayaklarında taket kalmamıştı. Etrafına baktığında tanıdığı hiç birşey yoktu. Iki katlı bir binanın birinci katı küçücük restoran, acıkmamıştı ama içmek istiyordu, hiç değilse acının hafiflemesini. Içeri girdi yaşlı bir kadın ve yaşlı adam, duvardaki resimlerinden karı-koca oldukları anlaşılıyor. Oturdu boş masalardan birine, yaşlı adam yaklaşıp "'ne istersin evladım" diye sorduğunda dolan gözlerini gizlemeye çalıştı.

"Dede rakı varmı?"

Adam dertli oğlana gülümseyip ayrıldı yanından, birkaç dakika sonra elinde tepsiyle geri döndü. Umut ne kadar kötü durumda olsada ayağa kalkıp yaşlı adamın elinden tepsiyi aldı. Rakı sofrası için herşeyi getirmişti adam.

Umut rakıyı süzüp öylece kafasına dikti, tekrar doldurup aynısını yaptı. Sadece içiyor ağzına yemek sürmüyordu. Yaşlı adam yanına gelip tam üçüncüsünü içecekken elinden tuttu.  "Oğul birşey yemeden öyle içersen kendine zarar verirsin" dedi. Umut yavaşça bardağı yere bıraktı, büyüklere saygısı sonsuzdu. Etrafına baktığında sadece bir masanın dolu olduğunu gördü. "Eşlik ede bilirmiyim" Umut başını salladı.

Umutun bardağını önüne çekip iki bardağa da rakı koydu. "Bak oğul, rakıyı yarıya kadar koyduktan sonra üzerine su aleve etmelisin. En önemlisi yavaş içmelisin ki tadını çıkara bilesin" Umut başını sallayıp yaşlı adamı izledi. Babası yaşasaydı bunu ona o öğrete bilirdi belkide.

"Bir derdin olduğunu anladım oğul, ama seni böyle yıkacak kadarmi büyük"

Umut sadece başını sallamakla yetindi. Isminin Ismail olduğunu öğrendikten sonra yaşlı adama Ismail dede diyordu Umut.

Ismail dede Umutun moralini azda olsa yükseltmişti. Bir süreden sonra Sultan annede onlara karışmıştı. Eskilerden konuşup, suskun Umutu güldürmeye çalışıyorlardı ve bunu başarmışlardı.

Ismail dede sarhoş oğlanı, çatı katına çıkarıp hazır yatağa yatırdı. Ayaklarını çıkarıp üstünü örttü. Elleri ile saçlarını okşayıp "ah be evladım seni bu duruma ne getirdi" Umut uykuda gözlerinden yaş süzülüp dedenin eline düştü.

Aras bütün gün karakolda Umutu aramakla geçirmişti gününü, arama emri bile çıkarmıştı. Sadece onlar değil polisler bile onu arıyordu. Eve gidecek hali yoktu ama Umutun emaneti, evde onu bekliyordu.

Eve girdiğinde ilk oğlunun odasına girip yatakta mahsum uyuyan çocuğu izledi daha sonra yanına kıvrılıp kucağına çekti. "Babanı bulacağım oğlum, ne olursa olsun onu sana geri getireceğim" artık kurumuştu gözleri, sadece Umuta birşey olmaması için yalvarıyordu Allaha.

Sabah uyandığında yanındaki çocuğu görmeyince hızla ayağa kalkıp evi aramaya başladı. Mutfaktan gelen seslerle oraya koştu. Çocuklar ve Elif yemek yapmaya çalışıyorlardı. Derin nefes alıp masaya yaklaştı iki çocuğunda başından öpüp gülümsemeye çalıştı.

Çocuklara kahvaltı yaptırıp kendisi hiç birşey yememişti. "Aras birşeyler ye, Umut iyidir merak etme" diye fisildadığında Aras kafasını sallamakla yetindi. 

"Benim Yektanin yanında olmam gerek, çocukları da Aynura bırakalım"

"Umutun annesini ne yapacağız?"

"Aynurla konuştum odada bakarım dedi, galiba annesiyle konuşmuyor"

Evden çıkıp çocukları Umutun evinin önüne getirdi. Ne kadar kapıyı çalmaya eli gitsede yapamıyordu. Elif Arasın yapamayacağını anlayıp kapıyı çaldı.

Kapıyı Seyhan hanım açtığında Aras geri adım attı. Aynur hemen yetişmişti imdadına, "hoş geldiniz, içeri gelsenize?"

"Yok biliyorsun işimiz var çocuklara baka bilirmisin?"

Aras sadece Aynura bakıyordu birdefa bile bakmamıştı kadının yüzüne. Aynur iki çocuğu da yanına alıp öptü. "Hâlâ bizi görmeye neden gelmedin" dedi Uzay "özür dilerim halam ikinizden de, bugün dünün acısını çıkarırız anlaştık mı?" Çocuklar tamam deyip Aynurun elinden tutdular.

Eve girdiklerinde Gökyüzü Halasini çekiştirip "Hâlâ babam beni neden hiç görmeye gelmiyor, onu özledim" bu söylediklerini Seyhanda duymuş olacakki ayak saklayıp çocuklara baktı. Aynur Gökyüzüne sarılıp göz yaşlarını çocuğun boynunda gizledi. Abisinin kokusunu çocukta arıyordu ama daha çocuk babasına doyamadan annesi tarafından ayrılmışlardı. Başını kaldırıp sinirli halde annesine baktı "gelecek halam baban çok yakında senin için gelecek" dedi. Seyhan gözlerini kocaman açmış hem.çocuğa hemde kızına bakıyordu.

🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺

Bu gün 2 tane bölüm atmayı  düşünüyorum 😍🥺😍 seviliyorsunuz🖤🖤🏳️‍🌈🏳️‍🌈

Gizemli Mafya (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin