Iyi okumalar çocuklar 💜
"Yiğit çocukları Umutun odasına çıkar geliyorum"
"Çabuk gel Rıza beni bekliyor" deyip çocukları kucaklayıp yukarı çıktı.
"Evet konuş bakalım bu çocuklarda kim babaları kim?"
Aynur sabır çekip "Gökyüzü Umutun oğlu, Uzay da Yiğitin. Eğer nerden çıktı falan diye sorarsan sorma çünkü bunları sana anlatmak için bir sebebim yok, eğer Umutu bula bilirsek ki hiç bir iz bulamıyoruz, seni aff ederse o anlatır oğlunu" diye dedi. Seyhan dolu dolu baktı yere "Umut arkadaşında değilmi, nasıl yani bulamıyoruz?" Sesi sanki içine kaçmıştı, oysa dün nasılda basbas bağırıyordu.
"Hayır dün evden çıktığından beri arıyoruz, polisler bile arıyor ama bulamıyoruz ve eğer abime birşey olursa, Yigitide, teyzemi de, Gökyüzünü de alıp giderim tek başına burda kalırsın doğrularınla, şimdi yukarıda kardeşimin emaneti beni bekliyor, sakin onlara yaklaşayım deme"
Seyhan sözlerin ağırlığı ile yere çöktü. Umuta söyledikleri yaptıkları gözünün önünden film gibi geçti. Elini ağzına tıkıp hıçkıra hıçkıra ağladı. Zehrada artık onu teselli etmeye çalışmıyordu. Zaten Umutun bulunmadığını duyduğu anda kendini salmıştı.
Aynur odaya girer girmez Yiğit çocukları öpüp ayaklandı. Tam çıkacakken Gökyüzü "amca, babamı da getir geldiğin de, onu beklediği mi söyle lütfen" dediğin de Yiğit hemen kendini dışarı attı. Gözlerini silerek indi merdivenleri.
Evden çıkıp dün buldukları arabaya binip gaza bastı. Karakola gidip Arasın yanına girdi. Aras mahallede, yakın mahallelerde bütün kamera kayıtlarını izliyordu. Sabah geldiğinden beri kaç kahve bitirmişti bilinmezdi. Yigitide yanına yardım için çağırmıştı. Kendisinin gözden kaçırdığı birşey olursa o bulur diye.
Yekta gece uyumamış aramadığı sokak, bar, kahve kalmamıştı. Rıza sahilleri gezerken, Sedatda otellere bakıyordu. Adamlar ise yer altı dünyasında Umutla ilgili bir şey varmı diye görevlendirilmişti.
Umut sabah uyandığında başından kopan ağrı ve midesindeki bulanıklık onu hiç iyi hiss etmiyordu. Hemen etrafına baktı. Çatı katı oda, büyük olmasa bili içerisinde herşeyi var. Duvarda Ismail dede, Sultan anne ve bir oğlanın olduğu resim hatta resimler. Kapının açılmasıyla yerinden sıçradı. "Ah evladım, korkutduysam üzgünüm, uyandırmak için gelmiştim nerdeyse öylen oldu" dedi Ismail dede "Günaydın dede"
"Hadi aşağı katta banyo var, oradada bizim oğlanın giysileri olmalı onlardan üstüne uygun olanı gotur banyo yap sonrada restorana kahvaltı yapmaya gel"
Umut tamam deyip ayağa kalktı. Bir dest eşorfman götürüp banyoya girdi. Sonra aşağı inip onun için hazırlanan sofraya oturdu. "Sizede zahmet verdim affedin,dün iyi değildim" deyip başını tabağa indirdi.
"Üzülme, herşey yoluna girecek hem ne zahmeti yıllar sonra ilk kez evimizde biri kalıyor"
"Sormamda sakınca yoksa, resimdeki adam oğlunuzmu? Şimdi nerede?"
Ismail dede büyükanneye bakıp üzgün gülümseme sundu "evet oğlumuz, yıllar önce bizi terk edip gitti, bizde her sene yeni giysiler alıp geri dönmesini bekliyoruz ama gelmiyor"
Umut bir anda dün olanları hatırladı belkide oğullarına birşey yapmışlardır. Her giden sebepsiz gitmez, birşey olmuştur. Dün evden çıkarken kendiside ailesini ailesi yüzünden terk etmişti. "Belkide birşey sebeb olmuştur gitmesine?" Dedi kendini tutamayarak, büyükanne ağlamaya başlayınca dede de "sevdasını kabul etmemiştik ve onu kırdık, oda bizi bırakmamak için sevdiğini bıraktı, bir kaç aya aramızdaki mesafe büyüdükçe büyüdü. Sonra birgün odasına çıktığımızda bir mektup bulduk bizden özür diliyordu ama onsuz olamayacağını anlatıyordu"
Umut kendini tutamayıp ayağa kalktı "Ya dede nasıl bir insanım sevdasını kabul etmez ve secim koyarsınız, neden hepiniz aynı düşüncedesiniz, bana bak benimde sevdamı kabul etmediler dün halimi gördün, yine ben kırıldığım an kaçtım, o size kırgın nasıl yaşadı. Ben hem kaçmışken o kadar parçalanmıştım, oğlunuz hergün nekadar acı çekmiştir haberin varmı?" Ikiside ağlıyordu.
Umut daha fazla dayanamayıp karşısındaki, yaptıkları hata yüzünden ne kadar pişman olmuş ve olmaya devam eden ikiliye gidip sarıldı. "Kizin babası benle düşmandı vermezdi, bende o zamanlar kendimden ödün vermiyordum, özür dilerim, geri gelsin artık onu çok özledim" deyip daha çok ağladı Ismail dede. Umut bir anda durakladı ne yani, dine, hayata, kanuna hatta Turkiyeye uygun olan sevdanı mi kabul etmemişlerdi. "Evlendi mi, mutlumu, çocukları varmı hiç birşey bilmiyorum. Bize hiçmi acımıyor? Artık bu gün son günümüz diye yaşıyoruz anne babasını görmeye hiç gelmiyecek kadar mı nefret ediyor bizden?"
Seyhan göz yaşlarını silip saatler sonra ayağa kalkıp mutfağa girdi. Bir kaç şey hazırlayıp tepsiye koydu. Aynuru çağırıp "Çocuklar açtır bunları götürde yesinler" dedi. Aynur tepsiyi alıp arkasını döndü. "Bir haber yokmu?" Aynur arkasına bakmadan "yok!" Deyip yoluna devam etti.
Uzay yemeğini yiyerken Gökyüzü oynuyordu. "Sevmedin mi yemeğini?" Başını daha sola sallayıp, gözünden yaş süzek çocuğa baktı. Eli ayağına dolaşmıştı birden bire ağlayan çocuğa ne yapacağını bilemez haldeydi. "Anne, teyze Gökyüzü çok ağlıyor ne yapacağım" deyip tekrardan ağlayan ikiliye baktı şimdi digeride ona katılmıştı. Seyhan ve Zehra koşarak içeri girip ne olduğunu öğrendiler. Seyhan Gökyüzünü Zehrada Uzayı kucağına alıp sarıldılar. "Ne oldu kuzum neden ağlıyorsun"
"Babam beni sevmiyor" deyip daha çok ağladı. "Bu nerden çıktı şimdi" dedi Seyhan, çocuk hıçkırıklar arasında "beni hiç görmeye gelmiyor, sevmiyor işte"
Aynur elinde su bardağı ile odaya girdi. Ikisinede biraz içirdi.
"Baban seni çok seviyor, ama bu aralar işi var gelecek tamam mı geldiğin de seni atlattığı için kulağını çekicem" Seyhanin bu sözleri çocuğu gülümsemişti. Ikisininde ağlaması dinmiş uykuya dalıyorlardı.
Çocukları yatağa yatırıp, odadan çıktılar.
Seyhan kendisini odasına kitleyip, ağlamaya devam etti, dün oğlunun doğru yolu bulması için dua ederken, şimdi iyi olması için ediyordu. Elleri göğe açık Allaha Umutun sağ salim geri dönmesi için yalvarıyordu.
😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒😒
Ah sinirliyim şu kadına, üzgünüm ama birazcıkta üzülecekler bizim çocuklar :'(
![](https://img.wattpad.com/cover/242454285-288-k381766.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Mafya (Gay)
Romantizm"neden beni koruyorsun?" başını polise çevirerek, polis anlamamış gözlere baktığında "hem benim yanlışımı yakalamak için an kolluyorsun, hemde beni korumaya çalışıyorsun, neden?" Diye sordu. "Çünkü ben suçunu kanıtlayamadım insanların, suçlu olduğ...