"Size ölümden sonrası gösterilseydi , yaşamak için bir an bile durmazdınız. "
Seyyid Kuttup El Cürani ( Mefusİ Şeyhi)
Peşindeki adamı atlatmanın imkansız hale geldiğini anladığında yönünü değiştirmeye karar vermişti.Bu ısrarlı takip neredeyse bir saate yakın sürmüştü ve tüm çabasına ve denediği onca numaraya rağmen peşindeki adamı atlatmayı başaramamıştı.Şimdi diğer kardeşlerini de tehlikeye atmamak için yönünü Pere de Lachaise mazarlığına çevirmişti. Şimdi hızlı adımlarla mezarlığa doğru ilerlerken çok iyi bildiği bu mezarlığın gizli dehlizlerinde peşindeki adamı atlatmayı umuyordu. Defalarca geldiği bu mezarlık kimileri için ürkütücü ve fazla korkutucu olsa da onun için huzur ve sukunetin yegane adresiydi. Ölülerin huzur bulduğu dirilerin ise olabildiğince uzak durmaya çalıştığı bu yer belki de onun hayatta kalmasını sağlayacaktı. Mezarlığın güney cephesindeki kapısından usulca içeri sızmıştı. Kapı normalde kapalı olmasına rağmen onun için bir katedralden farksız olan bu yere gizlice girebilmek için bekçiye her ay düzenli bağışta bulunuyordu. Bekçi ona kapıyı açabilmesi için büyük kapının yedek anahtarını vermiş ve bu yasak işbirliğini şimdiye kadar başarıyla sürdürmüştü.
Bir müzeden farksız olan Pere de La chaise mezarlığı içindeki birer sanat harikası olan mermer heykelleri ve mevsimine göre açan çiçek tarhlarıyla gerçek bir açık hava müzesiydi. Bir zamanlar onun gibi kanlı canlı olan on binlerce insan şimdi tanrının kanatları altında bu toprakta kıyam gününe kadar huzur içinde bekliyorlardı. Pek çok şair ,bestekar , sanatçı ve devlet adamının yan yana yattığı bu mezarlık için ölümsüzler diyarı da deniliyordu. Birer küçük evi andıran anıt mezarların olduğu ölümsüzler yolundan ilerleyip Mezarlığın içerisinde bulunan büyük lahitlerin olduğu kimi küçük bir ev büyüklüğündeki anıt mezarlardan birine girmeyi umuyordu. Pek çok anıt mezar içerisinden kendisine en yakın gördüğü mezarın kapısından içeri girdi. Karanlık olan mezar odasının içinde ilerlerken adamın da onun peşi sıra buraya girmeyeceğini umuyordu. Peşindeki adam şimdi pervasızca adımlarını hızlandırmış ve neredeyse koşar adım peşi sıra seğirtmişti. Bu ne gizli bir mabedde buluşan iki sevgilinin buluşmasıydı ne de karanlık işler çeviren iki adamın pazarlık amacıyla bir araya geldiği bir buluşmaydı. Bu katille kurbanın sözleşmiş gibi bir araya geldiği bir buluşma olacaktı. Salazar , öleceğini adı gibi biliyordu. Belki de kurtulma olasılığı milyonda birdi. Cebinde küçük bir bıçak taşısa da peşindeki adam oldukça uzun ve iri yapılıydı.Onunla başa çıkabilmesi imkansızdı. Adamın yüzünü göremese de izini kaybettirmek için girdiği bir pasajdaki bir dükkanın vitrininde katilinin cüssesinin yansımasını görmüştü. Adam yüzünü geniş fötr şapkasıyla gizlese de üstündeki kıyafet onun heybetini saklamakta yetersiz kalıyordu. Lahit odasına giden merdivenlerden hızla inerken ölüye ziyarete gelen yakınlarının çiçeklerini koyması için yapılmış büyük mermer vazoların yanından geçip mum yakılıp dua edilen dua odasının içine girdi ve orada büzüştü. Peşindeki adamın yürürken çıkardığı tok sesler şimdi kulağına daha güçlü ve daha yakın geliyordu. Adam ona sadece birkaç metre uzakta durmuş ve şimdi avının izini süren bir tazı köpeği gibi karanlığın içinde kurbanını arıyordu. Dua odasının kapısını gören adam bir kaç adım daha attıktan sonra kapının girişinde durmuştu.
" Onurlu bir ölüm olsun istiyorum. Ne bir korku kirletsin ruhunu , ne de korkunun yaratacağı bir parça pislik kirletsin bedenini. Hakça ve acısız olsun ölümün. Tıpkı senden öncekiler gibi. Ne sen kurtulabileceğine inanıyorsun ne de ben seni affedeceğime. Çık ortaya ve bir fare gibi büzülmek yerine mert bir savaşçı gibi karşıma çık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PİRAMİT
AdventureYüzlerce yıldır saklanan ,korunan kadim bir sır. Yaşama sevincini kaybetmiş, onu hayata bağlayacak bir neden arayan arkeoloji pofesörü Kimberly Johnson. Kadim sırrın ve sahip olduğu aile isminin peşine düşen milyarder Herman Obermayer. Zeki,kurnaz...