" İnsan en çok neyi özler biliyor musun Giron?
" Bilmiyorum efendim."
" İnsan en çok kendisini özler. Geçmişini ,yaşanmışlıklarını. Güzel bir hayat yaşayanlar için , yaşam tükenmiş bir sermayedir.Peki insan kendisini ne zaman özlemeye başlar biliyor musun ?"
"Hayır efendim."
"Kendisini ebediyen kaybettiğinde. "
Üstat Gavriel
Giron insanın tüm duyularını köreltecek bir sessizliğe sahip hücresinde sabırla bekliyordu.Fiberglas malzemeden yapılmış eşyaları,bembeyaz duvarlarıyla normal bir insanı çıldırtmaya yetecek bir mekandı.Bir başkasının aklını kaçırtabilecek düzeydeki bu sessizlik ve beyazlık şimdilik onu etkilememişti.Yine de burada daha ne kadar kalacağını bilmemek insanı gerse de o, sabırla birilerinin gelmesini bekliyordu.Zamanın hükmünün geçmediği , hiç bir öneminin olmadığı topraklardaydı
Ona özelliklerine göre bir isim verselerdi.Bu sabır olurdu.Sahip olduğu bu meziyet ve meziyeti geliştirmek için gösterdiği çaba , ait olduğu toplulukta onu öne çıkarmış ve ona topluluğu için önemli görevlerde bulunma imkanı sunmuştu. Soğukkanlılığı ,sessiz ve sabırlı oluşu üstat olma yolunda ona basamakları hızlı hızlı çıkma fırsatı vermişti.İşte şimdi en önemli görev ona verilmiş ve sahip olduğu bu özellik ve başardıkları sayesinde önemli ama bir o kadar da tehlikeli göreve seçilmişti. Buradaki görevi bittiğinde cübbesindeki renk daha da koyulaşacak ve bir gün hayalini kurduğu mevkiye daha çabuk getirilmesini sağlayacaktı.Bir intihar eylemcisi için cennet vaadi ne kadar etkiliyse onun içinse kadim topluluğunda üstat mertebesine gelmek oydu.Binlercesinin arasında çok azına nasip olan bu paye, verildiği kişiye cennetten farksız bir ödüldü.
Giron sabırlı olduğu kadar kurnazdı.Dikkat çekmek istemediğinde topraktaki kuş tüyü kadar önemsiz olurdu.Ancak dikkat çekmek istiyorsa çamurdaki altından farksızdı.Bu belirsiz bekleyişi kısaltmak için dikkat çekmeye karar vermişti.Buraya geldiğinden beri tek tip bir yiyecek menüsü sunulmuştu. Yulaf ezmesini andıran tatsız bir bulamaç,biraz yeşillik ve tatlı patates kökünden yapıldığını düşündü bir tür biradan oluşuyordu tüm menü. Giron hiç bir zaman yemeğe düşkün ,lüks zevkleri olan biri olmamıştı. Topluluk, sahip olduğu imkanlar sayesinde onu dünyanın en güzel yerlerinde en iyi imkanlarla bir hayat sürmesini sağlamış ,verilen görevleri başardıkça onu daha iyi imkanlarla mükafatlandırmıştı.Bir başkasını mutlu edebilecek bu yaşam onu hiç bir zaman mutlu etmemişti.Aksine o hep tıpkı çocukluğundaki gibi yeraltı kilislerindeki hayatını ,çocukluğunun beraber geçti üstat adayı arkadaşlarını , mermerden yapılmış çeşmeleri ve kaymak taşından yapılmış sokakları özlemişti. Hayallere dalıp gitmeyi ve ona anlatılan kainatın uzak ucundaki cennette yaşayacağı günleri düşünmeyi özlemişti.Büyüdükçe sevdiği pek çok şey geride kalmış ,yerini başka sevgiler doldurmuştu.İlk zamanlar geçmişteki anılarla mücadele etmişti. Çocukluğunu ,yeraltı kilisesindeki günlerini tebessümle düşünmeyi bırakmıştı.Güzel günlerdi. Orada kardeşleriyle eğitim görmeyi , büyük ustaların yönettiği kadim metinlerin okunduğu ibadet gecelerini özlemişti ama bu insani duygulardan vazgeçmeliydi. Yeryüzündeki hiç bir cennet bir başkası için cehennemden farksız olan o yerin verdiği huzuru ve güveni verememişti ve şimdi ise kadim düşmanlarının bağrında zamanı geldiğinde bir bıçak gibi parlayacağı günü beklediği bir başka yeraltı topluluğundaydı.Çocukluk arkadaşlarının çoğunu on dört yaşından sonra görmemişti. Hepsi onun gibi farklı görevler için eğitilmek üzere başka yerlere gönderilmişti. Aralarında yeraltı kiliselelerinin koruyuculuğunu yapan kahverengi cübbelilere katılanların bir kaçını katıldığı birkaç ayinde görmüştü.Bu kutsal ama basit görev onların yetiştirilme sürecinde yeterli zekayı ve yeteneği gösteremediklerini gösteriyordu.Neyse ki o bu görev için seçilmemiş daha üstün görevler için ayrılmıştı.Bir kaç kez ister istemez hiç görmediği ikizini düşünmüştü. Tehlikeli düşüncelerdi bunlar.İkizi... Akibetini bilmediği ,onun görevini yapabilmesi için ortadan kaldırıldığını düşündüğü öz kardeşi. Düşünmeyi bırakmış, gözlerini sabit bir noktaya dikip uyuyana kadar öylece beklemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PİRAMİT
AdventureYüzlerce yıldır saklanan ,korunan kadim bir sır. Yaşama sevincini kaybetmiş, onu hayata bağlayacak bir neden arayan arkeoloji pofesörü Kimberly Johnson. Kadim sırrın ve sahip olduğu aile isminin peşine düşen milyarder Herman Obermayer. Zeki,kurnaz...