KAYIP PİRAMİT

KAYIP PİRAMİT / MISIR / BÖLÜM 32

" Sana bizi soracaklar.De ki onlar tektir.Çok olan nasıl tek olur diyecekler.De ki sizler aynı değil misiniz?"

                                                                                                                                            Yemlun / Azazga  4.2.2

Üssün bir zamanlar her türlü biyolojik ve kimyasal saldırıya karşı inşaa edilmiş betondan sığınağında topluca yemek yiyorlardı.Sığınağın beton duvarlarına onu biraz şirin göstersin diye bir kaç tablo asmayı da eksik etmemişlerdi.Büyük bir masanın etrafında toplanıp yemek yiyen grubun çıkardığı çatal kaşık ve konuşma sesleri orta ölçekli bir senfoni orkestrasının çıkardığından farksızdı.

Onlardan biraz uzak bir masada Herman Obermayer tek başına yemek yerken diğer iki masada üssün güvenlik amiri Vladamir Lobosky  ve üssün içindeki güvenliği sağlayan silahlı birliklere komuta eden üç de eski ordu mensubu subay oturmuş sessizce yemeklerini yiyorlardı.Gruptaki hiç kimsenin normal  bir insanın  ruhunu sıkacak türdeki bu sığınaktan rahatsız olmuş gibi bir hali yoktu.Hemen hemen hepsi buradan çok daha kötü ve kasvetli yerlerde bulunmuştu.Herman Obermayer onları buraya getirirken gruptaki herkesin psikolojisinin buraya uygun olduğunu ve adaptasyon sorunu yaşamayacaklarına emindi.

Eski bir Hacker olan Zhi Luyan.Orduda geçirdiği yıllarda başta birleşik devletler olmak üzere pek çok ülkenin siber güvenlik ağına saldırı yapan ekibin içindeyken talihsiz bir olay sonucunda kendini askeri bir ceza evinin karanlık ,izbe bir hücresinde bulmuştu.Tam  1 koca  yıl o hücrede hamam böcekleri ve farelerle iç içe yaşamıştı.Ölmeyi istediği zamanlar olmuştu.Sonunda affedilip tekrar göreve döndüğünde kemikleri sayılacak denli zayıflamıştı.En sonunda da bir yolunu bulup kaçmayı başarmış ve yeteneklerini başkalarının hesaplarını boşaltmak için  kullanmıştı.

Nijeryalı Lamasse Odijahın da hayatı pek kolay geçmemişti.Nijerya ordusunda  düşük rütbeli bir askerken bir operasyonda Boko Haramın eline esir düşmüştü.Nijeryadaki sık ve tehlikeli ormanların içindeki bir kampta 8 ay boyunca esir tutulmuş, türlü işkencelerden geçirilmişti.O da bambu ve sert çelik karışımı bir kafeste tutulmuştu. Ordunun yaptığı bir operasyon sonucunda yaralı olarak kurtulmuştu.O günler geçse de bir çok kez uykularından çığlık atarak  uyanıyordu.

Kalpazanlar Lordu Jean Betran aralarındaki en uzun hapisliği yaşamış insandı.Daha çok tek kişilik bir hücrede cezasını çekmiş ve akıl sağlığını kaybetmemek için çok mücadele etmişti.Konuşmadan onca yıldan sonra kelimelerin değerini tartarmışçasına çok gerekmedikçe konuşmuyordu.Alicia Mendel ona mezarlık bekçisi lakabını takmıştı.

Eski CIA ajanı Alicia Mendel de uzun süre Rus hapishanelerinde kalmış.Her türlü ıstırap dolu işkenceden geçmişti.Takas yapıldığında neredeyse akıl sağlığını yitirmek üzereydi.Kadın şimdi kendisini eğitmek zorunda bırakıldığı  İbrahim Hüsnüye bakıp bu genç Mısırlıyı nasıl eğiteceğini düşünüyordu.Kadının yüz hatlarından umutsuzluk akıyordu.

Kimberly ve İbrahim Hüsnü de buradan çok daha kötü yerlerde kalmışlardı.Luksor ve krallar vadisinde yıllarını geçirmişler.Piramitlerin içindeki dar basık odalarda kaybolma tehlikesi yaşamışlardı.Luksordaki tapınakta kaybolmuş ve yönlerini dördüncü günün sonunda bulabilmişlerdi.Kimberly şimdi sessizce önündeki tabaktan küçük  parçalar alıp ağzına atmakla meşguldü.

Yemek faslı neredeyse iki  saati geçmişti.Son tatlılar yenilip masadaki son tabakta kaldırıldığında Herman Obermayer de yerinden kalkmış ayakta duruyordu.Görevlilerden birinin getirdiği tekerlekli bir masanın üstünde ses cihazını andıran aletler görünüyordu.Önceden toplantı salonu olarak da kullanılmaya hazırlanmış salonda devasa bir projeksiyon perdesi belirmişti.Şimdi ortalığı bir sessizlik kaplarken gözler Herman Obermayerin üstündeydi.Herman Obermayer parmağının ucuyla büyük kayıt cihazını kontrol eden panelin üstünde hafifçe  gezinip  kontrol tuşunu aktif etti.Şimdi derinden gelen bir ses yükselerek odaya yayılıyordu. Ortalığa yayılan ses korkutucu denebilecek bir tonda ve yarı tehditkar bir havadaydı.