" Sizler kainatın çocuklarısınız.Tıpkı diğerleri gibi.Sizler ait olduğunuz yeri unutanlarsınız. Şüphesiz ait olduğunuz yere dönüş günü yakındır."
Tgzin/ 4.4.7
Şapelde dizlerinin üstüne çökmüş vaziyette tıpkı diğerleri gibi dua ediyordu.Artık bir dua odasına dönüşmüş olan Sistine şapeli onun huzur bulduğu ,bir tür arınma yeri gibiydi.Hemen arkasında küçük rütbeli bir kaç Vatikan memuru ve farklı şehirlerden ziyarete gelen küçük kasaba papazlarından bir kaçı duruyordu.Oradaki en üst rütbeli din adamı durumunda olduğu için yaşları kendinden büyük olan din adamları bile onu eğilerek saygıyla selamlamış ve şapeldeki büyük mermer kaidenin önünde yer almasına izin vermişlerdi
Şapelin görkemli tavanı ve neredeyse tüm duvarları ünlü ressam Michalengelo tarafından resmedilmişti.Tavandaki insan görünümlü cinsiyetsiz melek resimleri, giyinik veya çıplak halde değişik pozlar vermiş insan figürleri görende hayranlık uyandırıyordu.Şapel eskiden beri büyük din adamlarının toplantılarına ev sahipliği yaparken bu toplantıların olmadığı zamanlarda ise ziyaretçilerin kullanımına sunuluyordu.
Papalık seçimlerinin kimi zaman da acil din toplantılarının yapıldığı bu yeri seviyordu.Omzundaki ruhani yükü biraz olsun azaltmak ,düşünceleriyle baş başa kalabilmek adına burada olmayı seviyordu.Gözleri tavandaki resimlerle oyalanırken zihni sonsuz bir uçuşa geçiyordu.O an ne kardinal Gustavoydu ne de Vatikan tarafından lanetlenmiş Verde soyunun bir üyesi.O sadece doğrunun ışığıyla aydınlanmak isteyen basit bir ruhtu.Kendisine bile itiraf edemese de zihnini ele geçirmeye çalışan kafir fikirlerden korunmak , yoluna girip bir savaşçısı olduğu dinden çıkmamak için ruhunu rahatlatacak kanıtlar arayan basit bir adam.
Ataları dört asır önce kafir sayılan bir topluluğun tüm kıtalara yayılmasına yardım ederek büyük bir günah işlemişti ve şimdi bu günahı temizlemek,yapılan hatayı düzeltmek sırası ondaydı.Bu kafir inanç gizlice ve de hızla zararlı bir tümör gibi tüm dünyaya yayılıp kendisine taraftar bulurken o bunu sona erdirmenin yollarını arıyordu.Sonunda birileri onun niyetini sezmiş bu tümörle bambaşka bir yoldan mücadele etmek için müttefiklik teklif etmişti.Bu adama ve kurduğu ekibe ne kadar güvenebileceğini bilmese de onu hedefine götürecek sağlam bir yardıma ihtiyacı olduğunu biliyordu.
" Tanrıyla haberleşmek söz konusu olduğunda onlarla yöntemlerimiz ne kadar da benziyor değil mi?"
İrkilerek arkasına dönüp onu düşüncelerinden ayıran sesin sahibine baktı.Orta yaşlarda kırların kaplamaya başladığı gür sakalıyla ona bakan zeki bakışlı ufak tefek adamı gördü.Adam da onun gibi diz çökmüş vaziyetteydi ve boyu onun neredeyse omzuna geliyordu.
" Sizi tanıyor muyum?"
" Guseppe Mazzi.Adını burada zikretmek istemediğim ortak bir dostumuzun isteğiyle buradayım."
" Peki ne demek istediniz bay Mazzi?"
Kısa boylu adam hafif bir gülümseme kondurdu yüzüne.Ona bakarken içini okumaya çalışıyor gibiydi.
" Tanrıyla haberleşme biçimimizin eski uygarlıklarla ne kadar benzerlik gösterdiğini anlatmak istedim.Antik mısırlıların tapınakları, maya ve inkaların tapınakları ve o zamanki din adamlarının tanrılarıyla iletişim biçiminin günümüzdeki dinlerden farkı olmadığını düşünüyorum.Biz hristiyanların tanrıyla iletişeme geçtiği yer kiliseler,müslümanların ki camiler, yahudilerin sinagongları,budistlerin tapınakları.Yöntem olarak ne kadar birbirine benziyor değil mi? Acaba kadim dinler onları taklit mi etti yoksa bu tüm insanların doğuştan sahip olduğu bir yönelim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PİRAMİT
AdventureYüzlerce yıldır saklanan ,korunan kadim bir sır. Yaşama sevincini kaybetmiş, onu hayata bağlayacak bir neden arayan arkeoloji pofesörü Kimberly Johnson. Kadim sırrın ve sahip olduğu aile isminin peşine düşen milyarder Herman Obermayer. Zeki,kurnaz...