KAYIP PİRAMİT / MISIR / BÖLÜM 49

422 18 60
                                    

       " Biz gökteki kuşun kaderini ,toprağın altındaki solucana bağladık."

James Harmey sıcak kahvesini yudumlarken gözleriyle caddenin karşısındaki barı izliyordu. Öğlen saatleri olduğu için bu saatlerde bara giren çıkan pek yoktu. Bir saatten fazladır oturduğu halde bara sadece üç kişinin girdiğini görmüştü. Bunlardan biri erken  saatlerde içmeyi adet haline getirmiş ihtiyar bir ayyaş , bir diğeri ise iyi giyimli ve büyük olasılıkla yakın zamanlarda emekli olmuş bir başka ihtiyardı. En sonuncusu ise diğer ikisinden daha genç ve asker traşlı bir adamdı. Büyük olasılıkla alkolikliği yüzünden ordudan atılmış eski bir askerdi. James Harmey hesabı ödedikten sonra yönünü caddenin karşısındaki bara çevirdi. Hızlı adımlarla bara doğru ilerlerken bir yandan cadde boyunca polis olup olmadığına bakıyordu.Şu an Fransız polisiyle sorun yaşamak istediği en son şeydi.

Neyse ki ortalık fazlasıyla sakin ve tenhaydı. Sert bira ve viski kokusu daha içeri adımını attığı an burnuna dolmaya başlamıştı. İçerisi beklediğinden daha tenhaydı. İçeri giren üçlüden farklı olarak barın uzak bir köşesinde kendi aralarında sohbet ederken bira içen yaşlı bir çift görmüştü. Gümüşi saçlı ,zayıf yüzlü bir kadın meraklı bakışlarla onu izlerken diğerleri de onun girişiyle başlarını ona doğru çevirip ardından tekrar önlerine dönmüşlerdi. Bu iri kıyım adamın fransız istihbaratından ya da merkezi polis teşkilatından biri olduğunu düşünüp onun dikkatini çekmemek için onunla ilgilenmiyormuş pozlarına girmişlerdi.

Barmen onu içeri girdiği andan beri göz ucuyla takip ederken bir yandan da  elindeki kristal bira bardaklarını temizlemeyi de ihmal etmemişti. Orta yaşın üzerinde olmasına rağmen kendisine genç süsü vermek için elinden geleni yapmıştı. Boyalı uzun kıvırcık saçlarını at kuyruğu şeklinde toplamış , kulağına değersiz metalden bir küpeyi takmayı eksik etmemişti. Alkolik genç kadınların veya yeni yetme genç kızların takılmaktan hoşlandığı tiplere benziyordu. Sol kolunda eski model bir gemici dövmesi , göğsünde de ağzından ateş fışkırtan bir ejderha başı dövmesi vardı. Üzerindeki kokmaya başlamış deri pantolon ve t şörtünün üstündeki aynı renk deri yeleğin aylardır yıkanmadığından emindi. Bira ve viski kokusunun bile saklayamadığı bu kokuya bir kadının dayanabilmesi için gece boyunca şişe şişe içmesi gerekiyordu. Barmenin kötücül gözlerle kendisini izlemesine aldırmadan barın tezgahına yaklaştı. Eski ahşap taburelerden birine oturup sırtını bardaki alkoliklere verdi ve cebinden bir fotoğraf çıkarıp barmenin önüne koydu.

Adamın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirmişti. Bir an için adamın keskin bir kahkaha fırlatacağını sanmıştı. Adam elindeki bardağı kurularken başını hafifçe alaycı bir şekilde salladı.

" Ne o Hollywood filmlerindeki polisler gibi önüme fotoğraf koyup konuşmam için bana para mı teklif edeceksin yabancı?"

" Bu adamı arıyorum. Jean Betrand yakın bir zamanda hapisten çıkmış. Öğrendiğim kadarıyla burası onun çok sık takıldığı mekanlardan biriymiş."

" Çok sık mı?"

Adam bu sefer oldukça güçlü bir kahkaha koparmıştı. Bardakiler onun neye güldüğünü anlayabilmek için gözlerini onlara çevirmişti. Ancak bir süre sonra yeniden önlerine dönüp içkilerini içmeye devam etmişlerdi.

" Geçmişte çok sık diyelim o zaman. Bu barın yarım yüzyıldan fazla bir geçmişi olduğunu biliyorum. Alışkanlıklar kolay kolay terkedilmez. Onun da bir bardak içki içmek için buraya gelmek için can attığına eminim."

Barmen başını olumsuzca iki tarafa sallayıp yeni bir bardağı kurulamaya girişmişti.

" Bu ihtiyarı hiç görmedim. Hapisten yeni çıkmış biri diyorsun .Kaç yıl içerde kaldığını bile bilmiyorum ancak haline bakılırsa uzun bir süre içeride olduğu belli oluyor. Adamın Azraille köşe kapmaca oynar gibi bir hali var. "

KAYIP PİRAMİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin