KAYIP PİRAMİT /MISIR / BÖLÜM 19

1.2K 130 49
                                    

" İnsanlara veremeyeceğiniz sırları nesnelere emanet edin.Onların sırları açık edecek dilleri yoktur."

                                                       Robert Bertlam ( Kriptoloji uzmanı)

Günlerdir onun gelmesini bekliyorum ve ilk kez birini bu kadar çok görmeyi arzuluyorum.Özlemek kelimesini kullanmaktan korkuyorum.Özlemek içinde aşk barındıran bir kelime ve ben bu çöl kızına aşık olabileceğim ihtimalini bile kendime itiraf edemiyorum.Güzelliği mi beni bu kadar çok etkiledi yoksa kendine olan sonsuz güveni mi? O vahşi bakışlarda yumuşak bir ifade görmek için ne kadar uğraşsam da parlak siyah gözlerinde gördüğüm tek şey cesaretti.Cesur ve güzel çöl kızının beni görmeye gelmemiş olması içimi acıtıyor.Demek ki yeterince ilgisini çekebilecek biri değilim diye düşünüyorum.

Sonra sargılar içindeki vücuduma  bakıp , cılız bir öksürüğü andıran sesimi dinliyorum.Bu halimle bir zavallıdan başka bir şey değilim ki.Hala küçük bir çocuğun yardımına ihtiyaç duyan zavallı eski bir asker.

Her zamankinde farklı olarak içeriye kırklarında bir çöl kadını giriyor.ilk iki gün gelip bana yiyecek ve su yerine deve sütü veren küçük kız Amira gelmiyor.Kadın tereddütle bana bakıp tehlikeli olmadığıma kanaat getirdikten sonra elindeki tepsiyi yanı başıma bırakıp tekrar çadırdan gitmek üzere hazırlanıyor.İyileşme sürecim beni bile şaşırttığından artık kendi başıma yiyip içebileceğim olasılığını unuttuğumu fark ediyorum.Hafifçe sırtımı yastık olarak kullandığım  deve derisinden yapılmış içi şişirilmiş nesneye  dayıyorum.Hareket ettiğimde eskisi gibi keskin ağrılar saplanmıyor ve kollarım ilk getirildiğim güne göre oldukça iyi.Oysa artık birinin yardımı olmadan yemek yiyebilir ve bir şeyler  içebilirim.Ancak bu durum beni mutlu etmiyor.

İyileşmek demek buradan gönderilecek olmam demek ve ben siyah gözlerinde kaybolduğum o çöl kızının yanında olabildiğince fazla kalmak istiyorum.Yabancısı olduğum bu tehlikeli topraklarda ve dilini bilmediğim bu insanların arasında güvende olmadığımı bilsem de çölde vahşi bir hayvan tarafından yenilmektense ya da düşmanımız olan ingilizlere esir düşmektense bu toplluğun içinde ölmeyi tercih ediyorum.

Metal bir tasın içindeki irice et parçasını didikleyip bir parçasını ağzıma atıyorum.Onun gelmemiş olması iştahımı kestiğinden çok fazla bir şey yiyemiyorum.İlk zamanlar tadını berbat bulduğum ama artık severek içtiğim deve sütüyle dolu kabı ağzıma götürüyorum.küçük yayvan kaptan dudaklarıma değen ekşi süt boğazımdan içeri akarken içinde bulunduğum çadırın kapı olarak kullanılan örtüsü açılıyor.

Yaşlı adam ve geldiğimden beri bana kötü gözlerle bakarak orada  istenmediğim mesajını veren oğulları karşımda duruyor.Hemen arkalarında onu görüyorum.Yüreğim bir kuş kadar ürkek ve bir o kadar sevinçli.Abilerinin yanında mutluluğumu belli etmemeye çalışıyorum.Her iki adamın da benden nefret etmesi için yeterince neden varken buna bir de platonik aşkı eklemek istemiyorum.Yaşlı adamın yüzünde dostça bir ifade var.Benden nefret ettiğine dair en küçük bir emare yok ve bana gülümseyerek güven vermeye çalıştığını görüyorum.

Yaşlı adam bana bakıp konuşuyor

" Selamü Aleyküm."

Bu arapça selamlaşmayı biliyorum.Karşılık vermek istiyorum ama kelime hazinem bunun karşılığı olan kelimeleri bulmakta yetersiz kalıyor.Çaresiz gözlerle ondan yardım istiyorum.Sonradan adının Sahara olduğunu öğreneceğim siyah saçlı vahşi çöl güzelinden.Bu yardım çabamı görmezlikten gelmiyor.Babasına bakan Sahara ondan olumlu bir cevap alıyor.Konuşmak için babasından izin istediğini anlıyorum.

" Babam yani kabilemizin şefi sana yaratıcının selamını iletiyor.Sen de karşılık olarak Aleyküm selam diyebilirsin."

Ondan duyduğum kadarıyla bu cümleyi beceriksizce tekrar ediyorum.Yaşlı adam selamı aldığını göstermek için elini kalbinin bulunduğu göğüs hizasına götürürken oğulları beni hor gören ,alay eden bakışlarla süzmeye devam ediyorlar.Yaşlı adam tekrar söze girip kendi dilinde bir şeyler söylüyor.Konuşması bittiğinde bana çevirmesi için kızına işaret ediyor.

KAYIP PİRAMİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin