" Cehenneme giden yolun taşlarını kendi ellerinizle döşeyeceksiniz."
Büyük kare şeklindeki her biri bir kaç ton gelen taşların üst üste konulmasıyla oluşturulmuş dikdörtgen bir odanın içindeydiler.Duvarların her iki tarafına özenle işlenmiş ,mermeri andıran meşaleler konulmuştu. Bu is çıkarmayan meşaleler tüm odayı aydınlığa boğuyordu.Hemen tam karşısındaki duvarda büyük kabartma bir resim işlenmişti.Resimde havada duran bir piramit ve bu iki piramitin her iki tarafında ellerinde asa tutan iki tanrı motifi görülüyordu.Tanrılardan biri baykuş başlı tanrı Horustu.Diğeri ise çakalbaşlı tanrı Anubisti.Bütün oda boyunca yayılan soğuk hava dalgası tenini hafiften ürpertip geçmişti.Giron hava akımının taşların arasından ya da göremediği karanlık noktalardan sızan hava olduğunu düşündü.Buranın mutlaka gelişmiş bir havalandırma sistemi olmalıydı.
Karşısındaki adamın kafasında çakal maskesi vardı.Anubis : ceza ve ölüm tanrısı.Giron yüzünü göremese de karşısındaki adamın fiziksel yapısından ,cüssesinden onun Paul olduğunu anlamıştı.Tıpkı resimdekiler gibi elinde siyah renkli sert bir asa tutuyordu.Asanın başı tıpkı bir baston başı gibi kıvrıktı.
Şimdi sanki zamanda yolculuk yapmış gibi kendisini antik Mısırda olduğunu hissediyordu. Sorgu odasında tanrı Anubisin sorguladığı ölümlü bir mısırlı gibi.
Paul neden böyle bir maske takıp bir ritüelin içine girmişti.Ceza ve ölüm tanrısı Anubisin kılığına girerek ne anlatmaya çalışıyordu.Giron cezalandırılmasına sebep bir suç işlemediğinden emindi.Belki de Paul ortamı daha da mistik ve etkileyici hale getirmek için bu kılığa girmeyi seçmişti.
Giron arkasına dönüp baktığında iki büyük tanrı heykelinin arasındaki kapıyı gördü.Timsah başlı tanrı Sobek ve maymun başlı tanrı Tothun devasa heykelleri.Her iki heykel de kırmızı taştan yapılmıştı.Heykellere vuran ışık onlara daha azametli ve korkutucu bir hava veriyordu.Giron her iki heykelin boyunun yerden on metreden fazla olduğunu hesapladı.Muazzam bir işçiliğin ürünü.Takdir dolu sessiz bir ıslık çaldı.
Şimdi karşılıklı olarak iki taş bloğunun üstünde oturuyorlardı.Giron Paulun konuşmasını beklerken elini bir zamanlar oldukça gür ve sert olan saçların olduğu pürüzsüz yüzeyde gezdirdi.Tıpkı yeminliler gibi usturaya vurulmuş kafası ona şimdi kadifemsi bir his veriyordu.Saçlarının olmamasına aldırmıyordu.O bir amaç uğruna tüm bedenini feda etmeyi göze almıştı.Üstündeki turuncuya çalan tunik onun topluluk içerisinde yeminlilerden bir seviye daha yüksekte olduğunu ama çok üst bir pozisyonda olmadığını gösteriyordu.Elini başından çekip tekrar önünde kavuşturdu.Yüzünde tarifsiz bir hayal kırıklığı okunurken bakışlarını karşısındaki adamdan kaçırmak için sürekli önüne bakıyordu.Paulun onun gözlerindeki hayal kırıklığını görmesini istemiyordu.
" Yaşadığın hayal kırıklığını tarif edebilecek kelime bulamıyorsun değil mi kardeş Giron?"
Giron cevap vermek yerine önüne bakmaya devam etti.Umduğunu bulamamış bir çocuğun ruh halini yaşıyor gibiydi.
Karşısındaki onun sessizliğine aldırmadan konuşmasına devam etti.
" Ne umuyordun kardeş Giron? Sana bir gecede tüm antik Mısır uygarlığını öğretebileceğimizi mi ya da filmlerde olduğu gibi beynine bir mikroçip yerleştirip oraya tüm bilgileri yükleyeceğimizi mi? "
Gironun yüz kasları seyirmeye başlamıştı.Karşısındaki önemli biri olmasaydı ona bağırabilir hatta vurabilirdi ama şuan ona karşı çok alt seviyedeydi.Yine de zorla da olsa konuşmayı başarabilmişti.
" Ben Obermayer Vakfında üst düzey yöneticilere yakın bir pozisyonda göreve başlayacağımı ummuştum.En azından peşinde olduğum şeyden haberdar olanlardan bilgi edinebilmek için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP PİRAMİT
AdventureYüzlerce yıldır saklanan ,korunan kadim bir sır. Yaşama sevincini kaybetmiş, onu hayata bağlayacak bir neden arayan arkeoloji pofesörü Kimberly Johnson. Kadim sırrın ve sahip olduğu aile isminin peşine düşen milyarder Herman Obermayer. Zeki,kurnaz...