25. Bölüm ''Uyku''
✨
Bedenim güven hissiyle çerçevelenmiş, rahatça yatıyordu yumuşak bir yatakta. Kolumda ince bir metal, elimin üstünde bir baskı hissediyordum. Sanki aldığım oksijen bile değişmiş, başka bir ortamda gibiydim
''Böyle olacağını bilseydim yemin ederim ölümü göze alır, gitmezdim o kumarhaneye Cemre, yemin ederim sana kardeşim'' yumuşak bir deri alnıma baskı uyguladı. Ses bana çok tanıdık geliyordu ve bu ses elimi sıkı sıkı tutuyordu. Sesin sahibi kollarını belime doladı ve kafamı göğsüne dayayıp ağlamaya başladı. Küçük damlalar boynuma damlayıp oradan göğsüme doğru süzülüyordu. Kimdi bu bana sarılıp ağlayan?
''Ama o adamı geberteceğim Cemre! Sana söz veriyorum o adam bu yaptığının cezasını misliyle çekecek!'' zorlukla gözlerimi araladığımda karşımda yüzü gözü dağılmış, yaşlı gözleriyle bana bakan abimi gördüm
''Çağrı?'' kuruyan boğazımı ıslatmak adına birkaç kez yutkundum. Başımın belası abim bana sarılıp ağlıyor muydu yani?
''Cemre! Cemre kardeşim! Canım benim bir tanem uyandın!'' deyip alnıma uzun bir öpücük kondurdu ardından yataktan kalkıp odanın kapısını açtı ve heyecanla bağırmaya başladı.
''Cemre uyandı! Kardeşim uyandı!'' diye bağırıp yanıma geri geldi ve elimi sıkı sıkı tutmaya devam etti. Bakışlarımı odanın içinde gezdirdim. Bir hastane odasındaydım. Neler olmuştu? Buraya nasıl gelmiştim? En son Sado'nun arabasından atlayıp kaçmıştım ve karşıma bir araba daha çıkmıştı. O arabadaki kişi... Bülent!
''Bülent?'' Çağrı başını salladı
''Evet canım, Bülent kurtardı seni!'' bakışlarım kapıya kaydığında ablamın odaya girdiğini gördüm
''Ablacığım!'' deyip yaşlı gözleriyle yanıma geldi ve yatağa doğru eğilip bana sımsıkı sarıldı
''Ablam!'' deyip bir kolumu ablamın beline sardım. Ablam saçlarıma küçük küçük öpücükler kondurduktan geri çekildi. Bakışlarımla vücudumu incelemeye başladım. Bir hasar yoktu sadece elim sargıdaydı. Elim neden sargıdaydı?
''Elim neden sargıda?'' diye sordum ablama
''Çiçek eline basmıştı'' başımı salladım. O an yavaş yavaş zihnime süzülmeye başladığında başımı yana çevirdim. Cihan'ın ihanetle koyulaşmış mavi gözleri aklıma geldiğinde hızla yatakta doğruldum
''Abla Cihan nerede?'' Cihan'ın ismini duyan Çağrı sinirle yataktan kalkıp kapının yanındaki koltuğa oturdu
''Cihan bir yere kadar gitti ablacığım, gelecek'' yatağa geri uzandım. Beni bırakıp nereye gitmişti ki? Ablam saçlarını okşamaya başladı
''Çok korktum sana bir şey olacak diye Cemre'' hala ağlamaya devam ediyordu. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti
''O şerefsiz sana su, yemek vermemiş'' Çağrı dikkatle bizi dinliyordu.
''Abla bana yemek verdi. Ben yemedim'' diye konuştum güçlükle
''Neden? Neden yemedin Cemre? Ya açlıktan ölseydim?'' omuz silktim
''Cihan'dan ayrıyken boğazımdan tek lokma geçiremezdim'' ablam sessiz kalmayı tercih edip yatağımın köşesine oturdu ve bir elimi sıkı sıkı tuttu diğer eliyle de saçlarımı okşamaya devam etti
''Cemre, merhaba'' kapıdan giren kişiye baktım. Kim olduğunu bilmiyordum
''Merhaba?'' içeriye giren adam bir iki adım atıp yanıma geldi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret (Zoraki Evlilik)
ChickLitGeçmişte annesinin ona yaşattıklarından dolayı bütün kadın ırkından nefret eden Cihan, babası tarafından para karşılığı satılan Cemre ve zoraki bir evlilik. Cihan, geçmişi atlatıp diğer kadınların annesi gibi olmadığına inanarak bir yuva kurabilir m...