49. Bölüm •Ayrılan Yollar

1.6K 69 13
                                    

49. Bölüm Ayrılan Yollar

İtalya Palermo

"Buon giorno!" genç kadın neşeyle şakıyıp başındaki hasır şapkayı çıkardı ve tezgaha doğru eğilip eline bir kırmızı elma aldı.

"Buon giorno!" diye söylenip elindeki poşeti bırakıp genç kadının yanağından bir makas aldı tombul adam ve yarım bıraktığı işine döndü.

"Sembra fantastico!" deyip dayanamadı genç kadın ve eline aldığı kırmızı elmadan bir ısırık alıp lezzetle mırıldandı.

"Tu sei così" genç kadın gülümseyip çantasından cüzdanını çıkardı ve az önce ısırdığı elmanın ücretini tombul adama uzattı fakat adam başını iki yana sallayıp parayı reddetti ve müşterileriyle ilgilenmeye devam etti. Kadın yine gülümseyip hasır şapkasını tekrar başına geçirdi ve yürümeye devam etti.

Sanki geçmişte onca şeyi yaşamamış gibi gülüyordu...

Derin bir nefes alıp Palermo'nun güzel, eşsiz sokaklarında yürümeye devam etti genç kadın. Normalde dışarıya çıkmayı pek sevmesede hem Palermo'nun güzelliğine dayanamayıp çıkmış hem de bir süredir yaşadığı Palermo'da ki evinin eksikleri için alışverişe çıkmıştı.

Bir süre mi?

Koskoca 5 yıl...

Cemre 5 yıl önce yaşadıklarına dayanamayıp yüreğinin diğer yarısını terk etmiş ve kimselere haber vermeden Palermo'ya kaçmıştı. Burada kendine bir hayat kurup yaşamaya çalışıyordu. Türkiye'de ki hayatını bırakmıştı. Oradan kimseyle görüşmüyordu, zaten görüşecek kimseside kalmamıştı.

Ablasını özlüyordu bazen oysaki özlemesi gereken kişi yüreğinin yarısı olan adamdı.

Cihan Ayvazoğlu!

Cemre nefesinin boğazında düğüm olduğunu hissetti ve bir müddet o çok sevdiği sokaklardan birinde durup soluğunu düzene sokmaya çalıştı.

Ne zaman o aşık olduğu eşsiz mavi gözler zihnine süzülse hep böyle oluyordu Cemre, toprağa verdiği canının parçasını hatırlıyor, kendini dipsiz bir uçurumun dibinde hissediyordu.

5 yıl önce...

Çiçek kucağında tuttuğu bebeğimin alnına bir silah dayamış bize bakıyordu. Cihan'ın panik dolu sesini duydum

Oğlum...

"Anne dur yapma!" Cihan anne demişti. Oğlumuzu kurtarmak için ona anne demişti. Bense kaskatı kesilmiştim.

"Üzgünüm oğlum" o an kulakları sağır eden bir ses duyulduğunda yerimde sıçradım ve gördüğüm manzara beni darmadağın etti.

O kurşun sanki bana saplanmıştı ve ben ölmüştüm...

"Hayır!" Cihan'ın haykıran sesi kulaklarıma iliştiğinde ben hala donmuş kalmış kanlar içindeki bebeğime bakıyordum.

Nefret (Zoraki Evlilik) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin