27. Bölüm ''Kumar Masası''
Bir hafta sonra...
✨
''Hadi gidiyoruz'' elimi elinden kurtarmaya çalıştım
''Hayır ya gelmek istemiyorum!''
''Yürü dedim Cemre beni sinir etme!''
''Ya Cihan gelmek istemiyorum!'' elimi daha da çok sıkıp beni peşinden sürüklemeye devam etti
''Of Cihan ya of! Tamam bırak ayakkabılarımı giyeyim bari!'' Cihan biraz düşündükten sonra elimi serbest bırakınca eğilip ayakkabılarımı giydim. Ben ayakkabılarımı giyer giymez tekrar elini bileğime sardı ve beni peşinden sürükleyerek evden çıkardı.
Sado serbest kaldığı ve tekrar bana mesaj attığı için Cihan her yere giderken artık yanında beni de götürüyordu. İşe bile beraber gidiyorduk! Yakında tuvalete bile beraber gideriz diye korkar olmuştum
''Atla bebek!'' deyip arabanın kilidini açtığında ona gözlerimi devirip arabaya bindim. Cihan beni gözünden sakınıyordu. Bu hali ne kadar hoşuma gitse de işe gitmek istemiyordum çünkü çok sıkılıyordum. Evde bütün gün rahat rahat yatmak varken sandalye başında Cihan'ı bekliyordum. Cihan'da benden sonra arabayı binip arabayı çalıştırdı ve iş yerine doğru sürmeye başladı. İki gün önce Cihan'ın iş için Kastamonu'ya gitmesi gerekmişti fakat Cihan benim onunla Kastamonu'ya gelmeyeceğimi bildiği ve beni evde yalnız bırakmak istemediği için çizimlerini Volkan'a vererek sadece onu yollamıştı.
İşe geldiğimizde Cihan arabayı park edip kapımı açtı. Aşağıya inip Cihan'ın yanıma gelmesini bekledim ve el el içeriye geçtik
''Hoş geldiniz''
''Hoş bulduk'' dedim patron koltuğunda oturan Bülent'e. Bülent'le Cihan arka atölyeye geçiyordu bende akşama kadar patron koltuğunda vakit öldürüyordum. Bülent kalkıp bana yer verdi ve Cihan'la birlikte arkaya gittiler. Patron koltuğuna oturup telefonumla ilgilenmeye başladım. Ömür boyu böyle mi olacaktı acaba? Sürekli Cihan'ın peşinden mi sürüklenecektim. Bu durumdan hoşnuttum tabii ki. Sevdiğim adamın her daim yanında oluyordum fakat sadece iş yerine gelmek istemiyordum.
''Hayırlı işler'' deyip içeriye girdi bir adam
''Sağ olun''
''Cihan yok mu?''
''Ben eşiyim buyurun?''
''Cihan lazım bana kızım. Bir zahmet çağırı ver'' başımı sallayıp arka atölyeye geçtim
''Cihan bir adam geldi seni görmek istiyor'' Cihan başını sallayıp atölyeden çıktı ve ön tarafa geçti
''Buyurun?'' adam cebinden bir zarf çıkarıp Cihan'ın eline tutuşturdu ve Cihan'ın kulağına bir şeyler fısıldayıp dükkandan çıktı. Cihan zarfı açıp içindeki okuduktan sonra kıp kırmızı oldu
''Ne oldu Cihan?'' elleri titriyordu
''Yok bir şey''
''Cihan-''
''Cemre yok bir şey! Hadi sen eve git benim biraz işim var sonra bende yanına gelirim tamam mı?'' deyip alnıma bir öpücük kondurdu ve cevap vermeme fırsat bile vermeden arabasına atlayıp yanımdan uzaklaştı. O zarfta ne yazıyordu da Cihan öfkeden kıp kırmızı kesilmişti?
...
Eve geldiğimde aklım hala Cihan'daydı. Neredeydi? Ne yapıyordu? O zarfta ne yazıyordu? Kapı çalmaya başladığında telefonumu koltuğa atıp kapıyı açtım. Gelen Çağrı'ydı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret (Zoraki Evlilik)
ChickLitGeçmişte annesinin ona yaşattıklarından dolayı bütün kadın ırkından nefret eden Cihan, babası tarafından para karşılığı satılan Cemre ve zoraki bir evlilik. Cihan, geçmişi atlatıp diğer kadınların annesi gibi olmadığına inanarak bir yuva kurabilir m...