32. Bölüm ''Cinayet''
✨
Göğsümdeki ağırlıkla gözlerimi araladığımda tam kalbimin üzerinde kedi gibi uyuyan Cihan'ı gördüm. Hayatımda hiç bu kadar güzel bir manzaraya uyanmamıştım. O kadar sakin sakin uyuyordu ki bir bebek gibiydi. Kalemle çizilmiş gibi güzel olan kaşları dümdüz bir çizgi halindeydi, biçimli dudakları hafif yukarıya kıvrılmıştı, bir kolu bacaklarımda diğer koluysa karnımın üzerinde duruyordu. Benimse serumlu kolum onun sırtında diğer kolumsa boynunda dolanıktı.
''Cihan'' diye mırıldandım. Boğazım bir çöl gibi kupkuruydu. Cihan esneyerek göğsümden kafasını kaldırıp yüzüme baktı.
''Günaydın'' bende gülümsedim.
''Günaydın''
''Ben bir doktor çağırayım'' deyip odadan çıktı. Cihan tıpkı bana yeni doğmuş bir bebek gibi davranıyor, küçücük bir ağrımda ortalığı ayağa kaldırıyordu. Bir süre sonra Cihan'la doktor odama girdiğinde yatakta doğrulmaya çalıştım.
''Nasılsınız Cemre Hanım?''
''Düne göre daha iyiyim'' doktor başını salladı.
''Ağrı kesiciler etki etmiş olmalı. Şimdi yaranıza bakmam gerek'' başımı salladım. Doktor elindeki kağıtları baş ucumdaki küçük masaya bırakıp beni yavaşça yatakta doğrulttu. Hastane elbisemin arkasındaki düğmeleri yaramın altına kadar açıp yaramın üstündeki bandajı açtı.
''Gayet iyi görünüyor. Bu kadar zor bir ameliyatta bu kadar kısa bir sürede toparlanmanız çok şaşırtıcı'' susmayı tercih ettim. Doktor yaramın bandajını değiştirip elbisemin düğmelerini geri ilikledi ve masanın üzerindeki kağıtları alıp birkaç şey not ederek odadan çıktı. Doktor odadan çıkar çıkmaz kapı tekrar açıldı ve içeriye ablamla Çağrı girdi.
''Cemre!''
''Çağrı?'' Çağrı hızlı adımlarla yatağıma gelip oturdu ve yarama dikkat ederek bana sıkıca sarıldı. Kollarımı boynuna dolayıp yanağına bir öpücük kondurdum.
''Nasılsın kardeşim? İyisin değil mi? Doktorlar sana iyi bakıyor değil mi? Bir şeyin yok? Ağrın sızın var mı? Canın yanıyor mu?'' güldüm
''Çağrı dur taramalı tüfek gibisin! İyiyim yok bir şeyim!'' Çağrı gülümseyip alnımı öptü
''O kadar korktum ki sana bir şey olacak diye'' deyip tekrar alnımı öptüğünde saçlarını karıştırdım. Çağrı yataktan kalktıktan sonra ablamda Çağrı'nın kalktığı yere oturdu ve yarama dikkat ederek bana sıkıca sarıldı.
''Ah Cemre'm. Bir tanem...''
''Abla sakin ol neden ağlıyorsun? Yok bir şeyim dedim ya, çok iyiyim'' ablam ıslak yanaklarını sildi.
''Ablayım ben, ağlarım!'' uzanıp yanağını öptüm
''Ablalığını yerim senin!'' ablam gülüp kulağıma doğru uzandı
''Cihan çok ağladı senin için. Perişan oldu'' diye fısıldayıp geri çekildi. Yanaklarımın kızardığını hissettim. Cihan benim için ağlamış mıydı? Canım benim...
''Şey abla acıktım ben!'' dedim konuyu değiştirmek için aslında aç değildim.
''Ben hemen hastane yemeklerinden alıp geleyim'' dedi Cihan ama onu durdurdum.
''Vazgeçtim ya susadım'' Cihan yüzüme anlamayarak baksa da küçük pet şişeyi aldı ve kapağını açarak suyu bana içirdi. Kuruyan boğazımı ıslatan su sanki vücuduma enerji yüklemiş gibi kendimi bir anda çok iyi hissettim. Odaya tekrar doktor girdiğinde ablam yataktan kalkıp Çağrı'nın yanına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret (Zoraki Evlilik)
Genç Kız EdebiyatıGeçmişte annesinin ona yaşattıklarından dolayı bütün kadın ırkından nefret eden Cihan, babası tarafından para karşılığı satılan Cemre ve zoraki bir evlilik. Cihan, geçmişi atlatıp diğer kadınların annesi gibi olmadığına inanarak bir yuva kurabilir m...