14. Bölüm •Çığlık

16.3K 483 76
                                    

14. Bölüm ❝Çığlık❞

Küçüklüğümden beri oldum olası denizleri çok sevmişimdir. Öyle ki ablamla sürekli okul çağlarındayken okuldan kaçıp sahile gider yüzerdik. Deniz bedenimi dalgalandırıyor benliğimi temizliyordu bu yüzden çok severdim denizleri. Mesela eskiden evde kötü bir olay yaşadığımda yani babamdan veya annemden dayak yediğimde kış olmasını aldırmadan denize gidip dilediğim kadar yüzerdim. Kışın kimse denize gelmeyeceği için sahil bomboş olurdu ve kötü ruh halimi denizde bırakıp eve dönerdim. Yaz günlerimde zaten hep denizde geçmişti

Ama şimdi yıllarımı geçirdiğim bu denizden nefret ediyordum. Bedenim şu an hırçın bir dalganın pençesinde can çekişiyor, oradan oraya dalgalanıyordu. Göz ucuyla Cihan'a baktım. Yaşlı gözleriyle camdan babasına bakıyordu. Doktor kalp masajını durdurup çaresizce camdan bize baktı ardından beyaz çarşafı Osman amcanın bedenine örttü. O an anladım; karanlık günlerim başlıyordu

Cihan'sız karanlık günler

''Babam ölünce boşanacağız'' Cihan bu cümleyi bana kurduğunda babası hasta bile değildi. Yani hastaydı ama Cihan bunu bilmiyordu sırf ben evlenmeye ikna olayım diye acıtasyon yapıp bu cümleleri kurmuştu. Şu an babası ölmüştü ama Cihan bu cümleyi kurduğunda babası ölmeyecekti yani en azından Cihan bunu böyle biliyordu

Gerçekten boşanır mıydık?

En önemlisi neden ben Cihan'dan boşanmak istemiyordum?

Çünkü ona aşıksın diyen iç sesimi susturdum

''Hayır! Devam edin! Durmayın! Hayır! Baba'' Cihan çaresizce haykırışları kulağımı tırmalamaya başlayınca kendime geldim. Allah aşkına ne saçmalıyordum ben? Cihan orada babasının ölümü yüzünden yıkılmışken ben burada boşanıp boşanmayacağımızı düşünüyordum

Aptalın tekiyim!

Doktor Osman amcanın odasından çıktığında Cihan yaşlı gözleriyle doktorun elini tuttu

''Çarşafı neden örttünüz? Babam ölmedi değil mi? Bir şey söyleyin!'' doktor çaresiz bakışlarıyla Cihan'ı süzdü ardından Cihan'ı harap eden o sözler dudaklarından döküldü

''Başınız sağ olsun...'' doktor ardında bir harabe bırakıp giderken yerde dizlerinin üzerine çökmüş Cihan'ın yanına gittim

''Cihan...''

''Cemre...'' çaresizdik. Birbirimize isimlerimizi söylemekten başka konuşacak, dudaklarımızdan dökülecek sözler yoktu dudaklarımızda. Bende Cihan'ın önünde dizlerimin üzerine çöküp sıkıca ona sarıldım. Anında kollarını belime dolayıp başını boynuma gömdü. Mavi gözlerinden süzülen yaşlar boynumda can buluyordu sanki

Benden sessiz sedasız ayrılıp babasının odasına girdi ve perdeleri kapattı. Ablamın yanına gittim. Kollarını sırtıma dolayıp bana sıkıca sarıldı. Eniştemde Cihan'a destek olmak için buradaydı.

Yarım saat sonra Cihan odadan hala çıkmamıştı. Artık endişelenmeye başlamıştım. Odanın kapısını tıklatıp Cihan'a seslendim

''Cihan?'' ses gelmeyince kapıyı açmak istedim ama kapı kilitliydi. Aklıma türlü türlü senaryolar gelmişti. Cihan o odada ne yapıyordu? İntihar mı etmişti? Babasının üzerine örtülen beyaz çarşafla kendini mi asmıştı? Saçmaladığımın farkına varıp kapıya vurmaya başladım

''Cihan açar mısın kapıyı lütfen? Cihan! Enişte bir şey yap lütfen!'' eniştem dediğimi yapıp bir doktor çağırmaya gitti bende hala kapıya vurmaya devam ediyordum

Nefret (Zoraki Evlilik) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin