20. Bölüm ❝Yardım❞
Cihan Ayvazoğlu
✨
Zaman kavramını yitirmiş bir halde öylece karşımdaki insanlara bakıyordum. Hepsi neler yapabileceğimizi konuşurken ben sadece düşünüyordum. Kaç gün olmuştu? Karım neredeydi?
''Cihan?'' irkildim
''Ne var?'' Volkan derin bir nefes aldı.
''Cemre'nin ailesine haber vermemiz gerekiyor'' öfkeyle ayağa kalktım
''Hayır!'' Cemre'nin ablası Ceren yanıma gelip beni sakinleştirmeye çalıştı
''Cihan sinirlisin ve sağlıklı düşünemiyorsun. Onlar bizim anne babamız!'' Ceren'in omzuma koymuş olduğu elini ittim
''O çok sevgili anne baban Cemre'yi düşünüyor mu sanıyorsun he!? Cemre'yi benden kimse düşünmüyor! Anladın mı beni? Cemre'nin bir tek bana ihtiyacı var!'' Cemre'siz geçen günlerim artık bana işkence gibi geliyordu. Karım neredeydi, kimin elindeydi, yaşıyor muydu, ölü müydü? Kafayı yemek üzereydim. Cemre'yi benden annem mi almıştı yoksa bir başkası mı? Karısına bağırdığım için hafiften hafiften sinirlenmeye başlayan Poyraz karısını geriye çekip karşıma geçti
''Sakin ol Cihan''
''Sakin mi olayım? Sakin mi olayım!?'' öfkeyle salonun ortasında duran sehpaya tekme geçirdim
''Karım yok benim karım! Cemre yok!'' hepsi suspus olurken delirmiş gibi volta atmaya başladım. Cemre'nin yokluğunu hissettiğim ilk gün polise gitmiştim ve karımın kaybolduğunu söylemiştim. Kayıp ihbarımın üzerinden günler geçmişti ama ne biz nede polisler bir arpa boyu yol alabilmişti. Kararlılıkla oturduğum yerden kalktım ve ayakkabılarımı ayağıma geçirdim
''Nereye?'' diye sordu Volkan. Arabamın anahtarını cebime atarken ona ters bir bakış fırlattım
''Anneme gideceğim. Eğer Cemre onun elindeyse Cemre'yi alıp geleceğim. Eğer elinde değilse Cemre'yi bulması için ondan yardım isteyeceğim. Eli kolu uzun onun, anında bulur Cemre'yi'' Karımı bulmak için hayatımı mahveden kadının yanına gidecektim. O kadın beni babamdan ayırmış, türlü türlü işkenceler uygulamıştım ama umurumda bile değildi. Cemre'yi bulmam gerekiyordu ve gerekirse annemin ayaklarına kapanıp ona yalvaracaktım
GEÇMİŞ
Küçük Cihan babasının onu almaya geleceğini duyunca sevinçten havalara uçmuştu. Sonunda annesinden kurtuluyordu. Şu an dünyanın en mutlu insanı Cihan olabilirdi. Çiçek Ayvazoğlu ağır ağır merdivenlerden inerken kapının önünde oturmuş babasını bekleyen oğluna baktı. Merdivenleri indikten sonra yavaşça oğlunun yanına gidip kafasına bir tokat patlattı. Cihan irkilerek arkasını döndüğünde annesinin uzun bacaklarını gördü ve nefesi kesildi
''Baban gelecek mi sanıyorsun seni küçük aptal?'' Cihan yere bıraktığı oyuncağını küçük eliyle kavrayıp hızla ayağa kalktı ve koşarak güçlükle bahçe kapısını açıp kendini bahçeye attı. Annesinin peşinden geleceğini ve az önceki tokadın devamını geleceğini bildiği için evinin dış kapısını açıp kendini yola attı ve evinden uzaklara koşmaya başladı. Yuvasından uzaklaşan küçük Cihan babasının onu bulamayacağını düşünüp bir an geri dönmek istedi ama sonra babasının ona dediklerini hatırladı
''Ben seni ne pahasına olursa olsun bulurum oğlum'' demişti Osman Ayvazoğlu, karısı Çiçek yüzünden evden giderken küçük oğluna. Cihan babasının içini ısıtan cümleyi kendi kendine tekrar etti ve annesinden uzağa koşmaya devam etti. Dayak yemek istemiyordu, teninin yanmasını istemiyordu, yanık kokusu duymak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret (Zoraki Evlilik)
Chick-LitGeçmişte annesinin ona yaşattıklarından dolayı bütün kadın ırkından nefret eden Cihan, babası tarafından para karşılığı satılan Cemre ve zoraki bir evlilik. Cihan, geçmişi atlatıp diğer kadınların annesi gibi olmadığına inanarak bir yuva kurabilir m...