22. Bölüm •Kurşun

14.3K 408 17
                                    

22. Bölüm ❝Kurşun❞

Cihan Ayvazoğlu

''Nasıl Çağrı yüzünden? Ne diyorsun Cihan?'' öfkem bedenimin iplerini eline almış, beni kontrolsüzce yönetmeye başlamıştı. O piç kurusu yüzünden altı gündür Cemre'sizdim ben. Çağrı Sado'yu bela etmişti Cemre'nin başına. Her şey Çağrı yüzündendi ve benim. Cemre'nin telefonuna onlarca mesaj gelirken ben durumu hiç fark edememiştim. Ben Cemre'yi koruyamamıştım. Şimdi Cemre ne haldeydi? O adam Cemre'ye ne yapıyordu?

Cemre iyi miydi?

Sado Cemre'ye zarar vermiş miydi?

Ona dokunmuş muydu?

Cemre'yi istemediği bir şeye zorlamış mıydı?

Ve en önemlisi..

Cemre yaşıyor muydu?

Bir anda Sado denen herifin Cemre'ye zorla dokunduğunu düşündüm ve bedenim öfkeyle titremeye başladı. Daha ben Cemre'ye dokunmamışken ona başka bir adam dokunmuş muydu? Öfkem zirvelere ulaşırken Cemre'nin başına gelen her şey için Çağrı piçinden hesap sormam gerektiğini anladım. Çağrı her zaman Cemre'nin başına bela olmuştu; Cemre onun yüzünden bir malmış gibi parayla satılıp benimle evlenmişti, Cemre onun yüzünden Sado denen herifin ağına düşmüştü, Cemre onun yüzünden ailesiyle kavga etmişti, Cemre onun yüzünden kaçırılmıştı. Şimdi Cemre orada, o adamın elindeydi ve ben Cemre'nin ne halde olduğunu bilmiyordum. Belki tecavüze uğramıştı, belki ölmüştü, belki hala yaşıyordu ama ben neler olduğunu bilmiyordum. Cemre için zihnimde bunca şüphe varken Çağrı piçinin nefes alması doğru muydu? Değildi!

Ecelin ben olacağım Çağrı Şahin!

Arabaya binmek için hareketlendiğimde Ceren kolumu yakalayıp beni durdurdu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde sanki öfkemin bir lav kadar taşkın ve yakıcı olduğunu anlamış gibi elini kolumdan çekti

''Ben anlamadım. Ne yapmış Çağrı?'' 

''Her şey o kardeşin olacak herifin yüzünden!'' diye haykırıp arabama bindim ve Ceren'i ardımda bırakarak gazı kökledim. Tekerlekler zeminde çığlık atarcasına dönmeye başladığında Ceren arabanın ardından koşmaya başlamış durmam için bana sesleniyordu. Açık camdan sesini net bir şekilde duyabiliyordum. Ceren'i umursamayıp hızımı arttırdım ve Cemre'nin yaşadığı eski eve, ailesinin evine doğru sürmeye başladım. Aniden gözlerimde biriken gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırdığında arabayı durdurup kendimi kimseciklerin olmadığı çimen kaplı zemine bıraktım ve ağlamaya başladım. En son ağlama sebebim babam öldüğü içindi. Şimdi ise karım yoktu. Belki o da ölmüştü? Öldürülmüştü... Karım ölmüş müydü gerçekten? Ölmüş olabilir miydi? Cemre beni bırakıp gider miydi? Her defasında beni gördüğü için parlayan kahverengi gözlerinin ışıltısı sönmüş, gözleri kapanmış olabilir miydi?

Daha Cemre'nin sağlık durumunu bilmeden ağlamam saçma değil miydi? Burada ağlayıp vakit öldürmek yerine neden Çağrı'nın ardından Sado'nun gırtlağına yapışmıyordum ki? Gözyaşlarımı silip tekrar arabaya bindim ve az önceki hızımı solda sıfır bırakacak bir hızda sürmeye başladım. Açık camdan içeriye giren rüzgar saçlarımı kafamdan koparmak istercesine saçlarımı dalgalandırıyordu. Arabanın içi tamamen rüzgarın sesiyle kaplıyken rüzgar Cemre'nin kokusunu alıp götürmesin diye camı kapattım. Cemre'nin kokusunu istiyordum. Cemre'yi istiyordum. Babam yanımda yoktu ve bana babamın yokluğunda iyi gelebilecek tek şey karımdı, Cemre'ydi...

Nefret (Zoraki Evlilik) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin