-41- Eda (18+)

912 16 5
                                    

Multi: Eda

-Eda Polat-

Gülümseyerek yatağın üzerine attığım bebe mavisi elbiseye baktım. Omuzları açık, çiçekli, balon kol bir elbiseydi. Bu elbiseyi bana Oğuz hediye etmişti ve onunla buluşurken giymek için sabırsızlanıyordum. Kesinlikle çok zevkli bir insandı. Bana 'bence en sevdiğin renk mavidir' demişti. Doğruydu ve bu elbiseyi gördükten sonra mavinin bu tonuna da aşık olmuştum. Ama mavinin en sevdiğim tonu Oğuz'un gözlerinin rengiydi.

Bir saate buraya gelip beni alacaktı ve birlikte onun evinde romantik bir gece geçirecektik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir saate buraya gelip beni alacaktı ve birlikte onun evinde romantik bir gece geçirecektik. Hayatımda hiçbir buluşma için bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum. Yatağa oturup elbiseyi kucağıma aldım ve aptal gibi gülümsemeye devam ettim. Bana ne oluyordu anlamıyordum. Ona aşık mı oluyordum?

O kadar kibar bir erkekti ki, daha önce tanıdığım kimseye benzemiyordu. Eski görüştüğüm herkesin aksine beni bir prenses gibi hissettiriyor, kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Artık eski Eda değildim ve bunda Oğuz'un payı çok büyüktü. O diğer erkekler gibi beni direkt yatağa atmaya çalışmamış, beni tanımak için uğraşmıştı. Bedenimi incelemek yerine, gözlerimde kaybolmuştu.

Elbiseyi tekrar yatağa bırakıp ayağa kalktım ve makyajımı yapmaya başladım. Gülümsediğim için gözaltı kapatıcım çizgilerime dolmuştu ama umrumda değildi. Gülümsemeden duramıyordum. Onunla olan anlarım aklıma geldikçe daha da heyecanlanıyordum. Acaba bugün ne yapıp da beni etkileyecekti? Beni etkilemediği bir gün bile yoktu ki...

Makyajımı bitirdikten sonra da saçımı taradım. Siyah saçlarım zaten dalgalıydı, o yüzden şekil vermedim. Sadece bakım yağı sürüp bıraktım. Mis gibi kokmuştu işte. Oğuz bana her sarıldığında kokumu içine çekiyordu. O yüzden bende ister istemez kokuma önem veriyordum.

Üstümdeki şort ve tişörtü çıkardıktan sonra çamaşırlarımı giyip elbiseyi üzerime geçirdim. Harika olmuştum. Ellerim bedenimi saran elbisede geziniyordu. Umarım Oğuz gelene kadar heyecandan ölmezdim.

Parfümümü sıkarken son kez aynaya baktım. Acaba beni nereye götürecekti? Sonunda beni sevdiğini söyler miydi? O söylemezse ben söyleyecektim. Kendimi daha fazla tutamazdım. Onu sevdiğimi herkese haykırmak istiyordum. O maviş gözlerine bakarak 'seni seviyorum' demek ve kiraz dudaklarına yapışmak istiyordum. Artık ağırdan almak istemiyor, onunla yakın olmak istiyordum. Ama o ağırdan almak isterse de sorun değildi. Ben beklerdim.

Zil çaldığında dudağımı ısırmayı bırakıp elimde telefonumla odamdan çıktım. Kim gelmişti ki? Annem babam şehir dışındaydı. Acaba Oğuz erken mi gelmek istemişti? Ama öyle olsa arardı.

Kapının deliğinden baktığımda siyah şapkalı bir adam gördüm. Başı eğik olduğu için -ve şapka yüzünden- yüzü görünmüyordu.

"Kim o?" diye seslendim.

Nefret Dolusu SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin