Multi : Mehir
Sıradakileri umursamadan barın kapısına yöneldim. Tabi peşimde de Gaye. Burası benim barımdı, bu yüzden Gaye'ye de bana da kimse karışamazdı.
Siyah elbisemle içeri girdiğimde üzerimde birçok bakış hissediyordum ama onlara bakmamayı çok önceden öğrenmiştim. Müzik sesi çok fazlaydı ve gece olduğu için bar çok kalabalıktı. Zaten hiç boş olmazdı ki. Her zamanki yerime geçtiğimde garsonunda her zamanki içkimi getirdiğini gördüm.
"Hala okula gelmeyi düşünmüyor musun?"
Konuşmasıyla Gaye'ye döndüm. Müzikten zor duymuştum birde beni duyması için uğraşamazdım. Omuz silktim.
"Hadi ama Mehir. Okul sensiz çok sıkıcı. Hem derslerden geri kaldın"
"Lütfen okula gel"
Kafamı olumlu anlamda salladım. Bundan kurtulmanın başka yolu yoktu.
Önümdeki içki bardağıyla bakışırken bu gece onu içmeyeceğimi anladım. Zaten içkiyi sevmezdim ki, sadece moralim bozukken. Moralim bozukken de burada olmazdım zaten.
Etraftakileri incelemeye başladım. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışıyordum ama çoğunun bakışları bende olduğu için bu biraz zor oluyordu. Gördüklerimin neredeyse hepsi hep burada takılan insanlardı. Birçoğunun barın sahibi olduğum için bana baktıklarını düşünüyordum. Masaya birkaç kişi geldiğinde gözlerimi devirdim. Arkadaşlarımdan başka kim benim masama gelmeye cüret edebilirdi ki?
Bi parçacık kıyafetleriyle ve boya kazanına soktuğu suratlarıyla bana sırıtan iki kıza baktım. Heh! Bak bunları tanımıyordum.
"Mehir'ciğim" dedi biri gevşek ağzıyla. Nerden Mehir'ciği oluyordum?
'Ne var?' anlamında başımı salladım.
Bana doğru eğilerek "Acaba mekanında kafayı bulabileceğimiz bi bölüm var mı?" diye sordu.
Alkollede kafayı bulabilirlerdi, ama bunların bahsettiği farklıydı. Sinsi bir gülüşle ayağa kalktım.
"Mekanımda uyuşturucu yasak. Ama eğer isterseniz dışardaki korumalar size barın arkasında bi güzel kafayı buldurabilirler"
Birisi heyecanla "Öyle mi?" diye sorarken diğeri ifadesini dondurmuştu.
Sanırım o akıllı olandı.
Birlikte fısıldaştıktan sonra "Gerek kalmadı canım. Biz gidelim" tarzı bir şeyler geveleyerek gittiler.
Gaye kahkaha atıp "Keşke anlamasalardı aptallar" dedi. Tekrar yerime oturup arkama yaslandım. Günler böyle geçmiyordu, yarın gerçekten okula gitsem iyi olacaktı. En azından orada uğraşacak şeyler oluyordu da eğleniyorduk, böylece biraz olsun acılarımı unutuyordum.
Çantamdaki telefon titreyince elime aldım. Barın piçi arıyordu. Abim olacak şerefsiz. Ne olmuştu sırtımdaki yaraları mı soracaktı, yoksa yenilerini mi açacaktı?
Telefonu meşgule alıp tamamen kapattım.
Pis sadist.
Sinirle ayağa kalkıp lavabolara doğru yürüdüm. Gaye'de anlamıştı heralde, yoksa peşimden gelmemesi imkansızdı. Yüzümü yıkayıp ellerimi lavabo tezgahına dayadım. Inna'nın sesi buraya kadar geliyordu. Koridorlarda bile hoparlör mü vardı?
Derin bi nefes alıp lavabodan çıktım. O abi olcak piçin hiçbir zaman keyfimi bozmasına izin vermeyecektim. Ağlayarak yalvaran bi ses duyunca olduğum yerde durdum.
"Nolur. Nolur yapma"
Bu güçsüz ses kaşlarımı çatmama neden olmuştu.
"Hadi ama sende istiyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Dolusu Sevgiler
Teen Fiction*Şiddet içerir. Aşk nedir bilmeyen, hislerinin ne olduğunu anlayamayan iki insan... Sadist abisinden gördüğü ağır şiddete rağmen hayata tutunmaya çalışan Mehir ve nefret ettiği Mehir'in aslında ne kadar masum olduğunu anlayan Karan'ın hikayesi. Zat...