-38- Duş

351 15 23
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

...

Google'a Yusuf Nalbantoğlu yazıp Enter'a bastım ve haberler kısmına girdim. Başka bir hamle yapacak mıydı merak ediyorum. Tüm kredi kartlarım kapatmıştı. Reddi miras davası ve babalık davası açmıştı. Gidip birde dna testi yaptırmakla uğraşacaktım. Böylece beni evlatlıktan reddedebilecekti.

'Ünlü İş Adamı Yusuf Nalbantoğlu, Kızına Reddi Miras Davası Açtı' yazan haber başlığına gözlerimi devirdim. Babalık davası açtığını da bilseler 'kızı' yazmazlardı herhalde.

Gözlerimi yatağımızda uyuyan Karan'a çevirdim. Saat sabah 8 falandı ve beni uyku tutmamıştı. Ama o mışıl mışıl uyuyordu. Ona, onu sevdiğimi söyleyeli neredeyse bir hafta olacaktı. Tüm eşyalarımız gelmiş, evimize iyice yerleşmiştik. Her gece onunla aynı yatakta uyumak, uyanınca o güzel yüzünü görmek çok güzeldi.

Karar vermiştim, bugün annemi görmeye gidecektim. Neden beni terkettin diye soracaktım. Ama cevabı ne olursa olsun onu affetmeyecektim. Sadece yüzleşecektim. Yoksa aklımdan çıkmayacaktı. Poyraz için mi beni bırakmıştı? Bilmiyorum ama bunca zaman beraberlerse ve bana haber vermeyi yeni akıl ettilerse ikisini de ömrümün sonuna kadar görmeyecektim.

Anneme gittikten önce Gaye'yi görmeli ona her şeyi anlatmalıydım. Bir haftadır evden çıkmıyordum ve onunla telefonda bile konuşmamıştık. Ona içimi dökmeliydim, o benim en yakın arkadaşımdı. Bunca zaman anlatmadığım için çok kızacaktı biliyorum ama doğru düzgün konuşma fırsatımız olmamıştı ki. Hiç yalnız kalamamıştık. Sadist abi problemim varken bir de öz babamın çıkıp gelmesi olayı çok dramatikti. Üstüne de annem... Bunları kaldırmakta zorluk çekmiştim ama önce benim kabullenmem gerekmişti. Evet bok gibi bir hayatım olduğunu artık kabullenmiştim.

Gülümsedim. Karan Atay hariç tabi. Gidip o bronz tenini öpmek istiyordum. Gözlerini aralamaya başladığında gülümsememi silip gözlerimi laptopa diktim. Bu da Karan'ın laptopuydu. Ona göz ucuyla baktığımda bana bakıp gülümsediğini gördüm. Bende gülümseyip "Günaydın" dedim.

Uykulu, boğuk sesiyle "Günaydın" dediğinde içim eridi. Ah! Sesiyle bile beni benden alıyordu. Laptopun kapağını kapatıp masanın üstüne koyduktan sonra oturduğum koltuktan kalkıp Karan'a yöneldim. O da doğrulmuştu. Yanına oturup dudağına bi buse kondurdum, tam çekilecekken beni kendine çektiğinde küçük buse, ateşli bir öpüşmeye dönüştü.

Gülümseyerek öpüşüyordum, çünkü onunla çok mutluydum. O da gülümsedi ve öpüşmeyi bırakıp "Seni seviyorum" dedi. Elim elmacık kemiğinde gezerken gözlerine bakıp bende "Seni seviyorum" dedim. Bi anda hızla dudağımı yaladığında gülerek yüzümü buruşturdum ve "Yapmasana" diye söylendim. Ağız bölgemi silerken o da gülüyordu.

"Duş almam lazım" diyip ayaklandığında şakasına, dalgacı bir ses tonuyla "Bende geliyorum hayatım" dedim.

Gülerek "Var mı sende o cesaret?" diye sorduğunda gülüşüm silindi ve yanımdan aldığım yastığı ona fırlattım. Gülerek kaçarken "Şaka yaptım" dedi ve banyoya girdi. Cesaretle ne alakası vardı? Beni gaza getirmek için mi demişti? Çünkü eğer öyleyse başarmıştı. Hayır Mehir ya, otur oturduğun yerde!

Suyun sesi geldiğinde ayaklandım. Girsem nolurdu ki? Beni ilk kez çıplak görürdü. Hem aynı evde yaşıyorduk, hiç görmeyecek miydi? Dudaklarımı birbirine bastırıp düşündüm. Gaza gelmek bi yana içten içe bunu istiyordum. O da istiyordu. Beni tutan neydi?

Derin bi nefes aldım ve "Hadi Mehir yapabilirsin" dedim. Kendi kendime gülerken birkaç adım atıp yavaşça banyo kapısını açtım. Aralıktan Karan'a baktığımda küvetin içinde arkasının dönük olduğunu gördüm. Suyun altındaydı ve her yeri köpüktü. Gözlerinin kapalı olması işime yarardı.

Nefret Dolusu SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin