-25- Kanlı Canlı

417 26 14
                                    

Multi: Eda

"Neden bıraktın beni? Sende herkes gibi gittin. Neden?" diye fısıldadım, ona sarılırken.

"En azından sen gitmeseydin beni eğlendiren birisi olurdu be Sonic!" deyip ondan ayrılarak sinirle baktım. Harika saç stiliyle mavi bedeniyle karşımdaydı işte. Sonic. Çocukluğumun en iyi karakteri. Aklıma gelenle gözlerimi Sonic maketinden alıp etrafı taradım. Onu yine aynı yerde görünce gülümseyerek tekrar Sonic'e döndüm.

"Hayır hayır. Yanlış söyledim hala beni eğlendiren birisi var" deyip gözlerimi Mihcan'a çevirdim. Hala Angry Birds oynuyordu.

Sonic'in yanağına vurup "Salak şey" dedikten sonra ayağa kalkıp Mihcan'ın yanına ilerledim. Evet az önce bi çizgi film karakteriyle dertleştim. Yanından geçtiğim grup bana deliymişim gibi baktıklarında umursamadan Mihcan'ın yanına geçtim. Sanırım az önce Sonic'le yaşadığımız duygusal anı görmüşlerdi.

"Bende oynayacağım artık" deyip Mihcan'ı kalçamla itelerken "Ya sen iki saattir oynuyorsun zaten" diye bağırdı. Ona gülerek "Sanki ben oynarken sen beni izliyorsun" diyerek oynamaya başladım. O yeşil şeyleri vurmakta çok iyiydim.

Mihcan çocuksu sesiyle "Aman be. Oynarsan oyna" dediğinde gülümsedim.

Dün sabah evde boş boş otururken 'artık atlatacağım' demiştim ve soluğu Mihcan'ların evin önünde almıştım. Annesi onun sahilde olduğunu söylediğinde ise mendil sattığını anlayıp annesine bir miktar para vermiştim. Sonra da 'Mihcan'ın iki gün boyunca mendil satmasını değil benimle takılmasını istiyorum' dediğimde düşünmeden kabul etmişti. Oysaki beni tanımıyordu. Ya çocuğuna zarar verecek olsam... Ama kadın parayı görünce oğlunu unutmuştu. Benimde işime gelmişti. İki gün boyunca Mihcan'la, Marina'da açılan eğlence merkezinde acayip eğlenmiştik.

Mihcan sayesinde yastan da çıkmıştım, Karan'dan da kurtulmuştum. Ki zaten Mihcan olmasa da Karan olmayacaktı. Benimle bi güzel öpüştükten sonra ellerini dokunduğu saçlarımdan ayırmış son kez gözlerime bakmış ve gitmişti. 3 gün geçmişti ve ben hala onu görmemiştim. Gitmişti. Sanırım bir daha onu göremeyecektim. Bu iyi bir şeydi. Ondan kurtulmuştum.

"Hadi motora binelim" diye bağıran Mihcan'a uyup motora bindiğimde motorun sallanmaya başlamasıyla çığlık attım. Mihcan kahkaha atmaya başlarken insanlar kötü kötü bakmaya başladı. İki gündür burayı fena dağıtmıştım. İnsanlar şikayet etse de mekanı zengin ettiğimden çalışanlar hiçbir şey demiyordu.

Mihcan ile birlikte Transformers ve Jurassic Park oynamış, Angry Birds'te bir sürü bilet kazanmış, Safari bile yapmıştık. FlappyBird'de 3'lü fosforlu bilezik kazanmıştık ve o andan beri bileklerimizden çıkarmamıştık.

Birlikte araba yarışı yaparken "Bu çok sıkıcı. Seni gerçek bir araba yarışına götürebilirim" dediğimde "Gerçekten mi?" diye bağırarak bana döndü. İsterse onu yarış anında gerçek bi yarış arabasına bindirebilirdim ama bunu bilmesinene gerek yoktu, değil mi? Can güvenliği.

"Hıhı" diyerek yarışta onu saf dışı bıraktıktan sonra kahkahayı bastım. Dikkati dağılmıştı.

Mihcan "Ama ya haksızlık" diye bağırırken "Hadi hadi" diyerek ayağa kalktım. Acayip başım ağrıyordu. Kaç saattir buradaydık bilmiyordum ama öğle olmadan buraya gelmiştik ve şimdi hava kararmıştı. O kadar yorulmuştum ki eve gidip uyumak istiyordum. Ama Mihcan'la bugün son günümüz olduğundan onu bırakmakta istemiyordum. Onu baya özlemiştim. Belkide yarın onunla sahile gidebilirdim. Başka bi uğraşım yoktu ki. Zaten annesini ikna etmek çok kolaydı.

"Hadi artık eve gidelim" dedim, yine Angry Birds'e yönelen Mihcan'a. Bu oyunu çok sevmişti.

"Tamam tamam. Son kez" dediğinde arkasındaki koltuğa oturdum. Bir kez değil beş kez falan oynadığında sonunda jetonu bitti. Dönüp bana bakarken gülümsedim ve ayağa kalktım. Artık gitsek iyi olurdu.

Nefret Dolusu SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin