-11- "Kendini O Kadar Değerli Görme"

856 41 2
                                    

Multi: Karan ve Mehir

"Bu camlar kurşun geçirmez Mehir. Burada bekleyebiliriz"

Gözlerimi devirip "Ne sanıyordun? Seninle eve gidip masanın altında saklanacağımı mı?" diye sordum.

Fazla baskı altında depresif oluyordum. Gece dediğimi umursamadan yükselmeye çalışarak restoranın içini görmeye çalıştı. Bir sürü insan dışarı çıkıp, kaçışıyordu. Ama bizimkilerden bir iz bile yoktu.

"Of nerede bunlar? Herkes kaçtı onlar neden gözükmüyor"

Gece'ye dönüp "Bizimkiler öleceğini bilseler kaçmazlar" dedim.

"Bizimkiler de öyle. O zaman biz niye kaçtık?" dediğinde başımı kaşıyarak "Kaçmadık. Kovulduk" dedim.

Araba soğuktu. Montum ve çantamda restoranda kalmıştı. Özellikle de telefonum!

Silah sesleri kesilmişti. Ama bu işte bir terslik vardı. Neden ses yoktu? Neden kimse dışarı çıkmıyordu? Of, meraktan çatlayacaktım.

"Mehir?" dediğinde "Hıı?" diye mırıldandım.

"Bence birimiz gidip ne olduğuna bakmalı"

Düşünmeden "Burada bekle ve ben çıktıktan sonra kapıları kilitle" dedim ve cevap beklemeden arabadan indim. Bu küçücük elbiseyle kıçım donuyordu.

Merdivenlerden inip restorana doğru yaklaşıp içeriyi görmeye çalıştım. Gördüğüm tek tanıdık yüz Karan'ın babasıydı. Karşısında birkaç adam vardı ve hepsi takım elbiseliydi. Adamların biri, başka bir adamı ensesinden tutarak iki büklüm etmişti. Daha dikkatli baktığımda Karan olduğunu farkettim ve dişlerimi sıktım. Manyak neden karşılık vermiyordu? Babası neden sadece bakıyordu? Benim babam neredeydi?

Restoranın arkasını dolaşıp arka kapıdan içeri girdim ve biraz daha yaklaştığımda babam ve Barın'ın da orada olduğunu gördüm. Kasanın arkasına geçip yere oturdum ve dinlemeye başladım.

"Benim mekanımı, benim olduğum yeri böyle basamazsın. Sen kim olduğunu sanıyorsun? Sana dersini çoktan verdik sanıyorduk"

Konuşan Karan'ın babasıydı. Bir gülme sesi geldi. Ardından da konuşma sesi.

"Ben o kadar kolay dersimi almam. Oğlunun basit oyunları beni pek etkilemedi"

Kulağıma Karan'ın gülme sesi geldi.

"Karşımda ağlayıp yalvarırken öyle demiyordun?"

Pislik, ne durumda olursa olsun dalgacı ses tonundan vazgeçmiyordu.

Barın "O değilde biz neden buradayız?" dediğinde babamın homurdanışını duydum.

"Sende çok masum sayılmazsın Barın. Senin elinden kardeşin sayesinde kurulmuştum. Ama şuan sen benim elimdesin"

Kaşlarımı çattım. Kimdi lan bu adam? Sesi yabancı değildi ama çıkaramadım. Başımı yavaşça uzattım ve yüzünü görmeye çalıştım.

"Ben kimsenin elinde olmam. Senin elinde olan Karan. Adamların onun ensesini sıkarken ben götüne masa sokabilirim"

Uu. Barın sinirlenmişti. Şuan da gördüğüm yüz ifadesi ona 'korkak' dediğimde oluşan yüz ifadesi gibiydi. Diğer adam Barın'ın önüne geldiğinde onu tanıdım. Bu adam Gaye'yle kaçırıldığımızda bize iyi davranan, Barın geldiğinde de ölümden kurtardığım adamdı. Bir keresinde alışveriş merkezinde Karan'la uyuşturucu dolu silahını çalmıştık.

Adam Barın'ın tam karşısına geçip "Hadi" dedi.

Barın yumruklarını sıkarken Karan ensesinden tutan adamdan kurtulup kaptığı sandalyeyi adamın suratına çaktı.

Nefret Dolusu SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin