-15- Rüzgarına Kapılma

594 40 7
                                    

Multi: Mehir

"Fazla vaktim yok. O yüzden gittiğimiz yerden kendine giyecek bir şeyler al, ardından salona geçeceğiz"

Hem arabayı kullanıp hemde benimle konuşan Karan'a cevap vermedim. Onun da umrunda değildi zaten. Salak Gaye beni zorla Karan'la göndermişti, Doğu'yla baş başa kalmak istediği için bunu yaptığını söylediğimde ise kafama şaplağı yapıştırmıştı.

"Ve lütfen biraz olgun giyin" dediğinde içimden kahkahalar attım. Tabi Karan Bey, emriniz olur. Ben oraya pamuk şeker gibi de gelirdim. Kesinlikle onu dinlemeyecektim.

"Merak etme çok geç saate kadar durmam ama yine de istersen evdekilere haber ver" dediğinde gözlerimi dışarıya diktim.

Zeynep abla merak eder miydi pek bilmiyordum ama ailemin umrunda değildim ki. Bunu Karan bilmiyor muydu sanki? Canımı yakmaya mı çalışıyordu? Eğer öyleyse başaramıyordu! Dakikalardır kendi kendine konuşan birisinin arabasındaydım ve sıkıntıdan patlamak üzereydim. Arabamı Atay Holding'in otoparkında bırakmıştım. Şimdi de lanet olası Atay'la bir davete gidiyordum. Umarım eğlenceli geçerdi falan demiyorum çünkü çok eğlenceli geçecekti.

Bu gece Karan Atay hayattan soğuyacaktı.

Müzik çalarda sevdiğim bir müzik başlayınca sesini açıp arkama yaslandım. Ama ardından Karan müziğin sesini tekrar kıstı. Ona kötü bakışlarımı atıp elimi ses ayar tuşuna değdirmemle üstüne basması ve müzik çaları kapatması bir oldu. Sinirle tekrar müziği açıp sesini yükselttim. Fazla da yükseltmiyordum ki, ne diye gıcıklık yapıyordu?

Tekrar kıstığında derin nefes alıp ona bakmadan "Araba durduğu anda inip eve gitmemi istemiyorsan müziğin sesine karışma" dedim ve sesi yükselttim.

Ses tonu aynı kaldığında zaferle arkama yaslanıp gülümsedim. Ama tabi o, zaferimi kısa kesip arabayı durdurdu, böylece müzikte gitti.

Gözlerimi devirirken "Geldik" dedi ve kapıyı açtı. Sinirle arabadan inip geldiğimiz mağazaya göz attım. Burayı biliyordum, şık kıyafetleri vardı. Ama ben şık değil şirin birşey arıyordum.

"20 dakika sonra kasada buluşuyoruz" dediğinde şaşkınlıkla gözlerimi açıp "Ne?" diye bağırdım. Hiç umursamadan içeri girdiğinde peşi sıra küfürler mırıldanarak ilerledim. 20 dakikada ne beğenebilirdim ki ben?

Hızlıca kadın bölümüne giderek elbiselere bakınmaya başladım. Of bunların hepsi Karan'ın istediği gibiydi, benim istediğim gibi değil!

"Hanımefendi? Yardımcı olmamı ister misiniz?" diyen şirin kıza gülümseyip "İyiki geldin" dedim.

O bana anlamazca bakarken sırıtışımı yüzüme yerleştirip "Bana çok şirin bir elbise lazım. Çok acil!" dediğimde anlayışla gülümseyip ilerlemeye başladı. Peşine takılırken etrafta göz gözdiriyordum. Fazla kalabalık değildi ama boşta değildi. Haftaiçi haftasonu farketmiyordu ki insanlar için. Hergün alışveriş yapılırdı sonuçta. Tabi bana sorsalar yılda 2 kez falan.

"Bakın böyle çok hoş elbiselerimiz var" diyen kızın elindeki elbiselere baktığımda yüzüm düştü.

Ona baygın bakışlarımı atıp "Dalga mı geçiyorsun? Doğum günü pastası kostümü falan yok muydu?" diye sordum.

Onun ağzı aralanırken "Çok afedersiniz. Ben sizi şimdi anladım" dedi ve başka bir tarafa yöneldi.

Başımı olumsuz anlamda sallarken peşine takıldım. Umarım bu seferde saçma sapan bir elbise göstermezdi.

Dakikalarca hiç istemediğim tarzda elbisler gösterirken ben oturmuş hepsine başımı sallıyordum. En sonunda önüme kırmızı uzun bir elbise getirdikten sonra oflayarak ayağa kalktım. Sanki ödül törenine gidecektik.

Nefret Dolusu SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin