Bu zamana kadar yanımda olan hikayemi okuyan kişilere çok teşekkür ederim. Uzun süredir yazmıyordum. 1.5 yılın sonunda final bölümünü bitirebildim. Unuttuğum karıştırdığım şeyler varsa, mantık hataları varsa şimdiden özür diliyorum. Şuan bunu okuyan her kim varsa umarım çok güzel bir hayatın olur. Hep mutlu ol, kendine çok değer ver. Çünkü sen zaten çok değerlisin.
İşte sona geldik...
Çok hüzünlü, çok acı verici...
Ama maalesef yolun sonundasın Mehir. Bu gelinliği üzerinden çıkarmak zorundasın. Hadi ama satın alsam ne olurdu ki? Saçmalama daha evlenme teklifi bile almadın, ne gelinliği? Çok güzeldi ve ondan ayrılmak istemiyordum. Ya bunu alırsam ve evleneceğim zaman daha güzelini görürsem ne yapacaktım? Onu da alırdım. Kabindeki havasızlıktan deliriyor muydum? Aslında düşününce düğünümde iki gelinlik giyebilirdim. Olmayan düğünümde.
Bu gelinlik alışverişi beni çok yormuştu. Ahu'ya gelinlik alacağız derken Gaye ile 'neden bizde denemiyoruz ki? 'demiştik. Eğlencesine olacaktı ama kendimi bu kadar kaptıracağımı bilememiştim. Aynadaki yansımamdan gözümü alamıyordum. Çekip Karan'a atsa mıydım acaba? Sonra o da 'ne alaka?' derdi. Ona alttan alttan mesaj gönderdiğimi düşünebilirdi. Belki de hoşuna giderdi. Sonuçta benimle evleneceğini söylüyordu. Ama önce kendisini hazır hissetmeliydi. Eğer ona gelinlikli halimi atarsam hemen evlenmek istediğimi düşünebilirdi. Zaten istemiyordum. Sadece bu dünya güzeli gelinlik beni heyecanlandırmış, büyülemişti.
Gayenin yardımıyla gelinliği çıkardıktan sonra lila mini elbisemi tekrar üzerime geçirdim. Kesinlikle gelinlikten daha rahattı. Ayrıca converselerimle -gelinlikle olduğundan- daha uyumluydu. Kabinden çıkmadan saçımı salaş bi topuz yaptım. Hava gerçekten 40 derece falan olmalıydı.
Çıktığımda Ahu'nun gelinliği eve gönderilmeye hazırdı. 2 hafta sonra düğün vardı ve gelinlik için geç bile kalmıştık. Neyse ki Ahu yıllardır nasıl bir şey istediğini bildiği için sorun yaşamamıştı. Stres yapmadan bu kadar kısa sürede her şeyi ayarlamıştık. Serdar kasada gelinliğin ücretini öderken telefonuma baktım. Karan öğle yemeği için beni bekliyordu. Saat 2'de yiyecektik ve 1 saat geç kalmıştım. Açlıktan ölmüş olmalıydı ama ısrarla beni bekliyordu.
Ahu "Artık gidip yemek yiyebiliriz" dediğinde "Karan bir saattir beni bekliyor ben artık kaçıyorum" dedim.
Gaye "Beni eve bırakır mısın?" dediğinde başımı sallayarak onayladım. Zaten yolumun üstüydü. Kapısının önünde durunca onu hemen sokağa atar Karan'a yetişirdim. Onunla yaşıyor, gün içinde bile ayrı kalmak istemiyordum. Çok değişik biri olmuştum.
Ahu ve Serkan'la vedalaşıp yeni ayarladığım arabama bindiğimde Gaye de yandaki koltuğa binip müziği ayarladı. Motoru çalıştırırken sürekli etrafıma bakınıyordum. Her an Barın peşimdeymiş gibi hissettiğim için diken üstündeydim. Karan bir an olsun beni yalnız bırakmıyordu ama bugün gelmemesini ben istemiştim. Korumam gibi sürekli yanımda olamazdı. Onun da clubımızla ilgilenmesi gerekiyordu. Hem arkadaşlarımlaydım, Serkan vardı, arabasında silahı vardı.
"Ne zaman baş başa takılabiliriz?" diyen soran Gaye'ye göz ucuyla bakıp tekrar yola döndüm.
"Seninle sohbet etmeyi özledim" dediğinde gülümseyerek "İstediğin zaman takılabiliriz" dedim.
"Ege, sen, ben... Hiç ayrılmazdık. Çok özledim o günleri"
Ben de çok özlemiştim.
"Tamam bu akşam takılalım o zaman. Eski günlerdeki gibi"
"Olur, Ege'ye söylerim. Senin yeni clubta mı buluşalım?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım ve "İsterseniz önce sakin bi ortamda oturalım, sonra eğlenmek için oraya geçeriz" dedim. Bangır bangır müzikte sohbet falan edemezdik. Restoran kısmında olabilirdik ama zaten birazdan orada yemek yiyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Dolusu Sevgiler
Teen Fiction*Şiddet içerir. Aşk nedir bilmeyen, hislerinin ne olduğunu anlayamayan iki insan... Sadist abisinden gördüğü ağır şiddete rağmen hayata tutunmaya çalışan Mehir ve nefret ettiği Mehir'in aslında ne kadar masum olduğunu anlayan Karan'ın hikayesi. Zat...