Multi: Karan ve Mehir
"Barın?" diye fısıldadım hıçkırıklarımın arasından. Hala ağlamamıştım ama hıçkırıklarımı durduramıyordum. Ki ağlamama da ramak kalmıştı.
"Barın uyansana"
Dürttüm. Tepki vermiyordu, ölmemiştir değil mi?
"Biri yardım etsin" diye bağırdım.
Karnında saplı bıçak onu güçsüz gösteriyordu. Ama o böyle biri değildi. Öyle olmasını istediğim halde değildi.Sadece bana vurmasın diye bıçaklamıştım onu, ama şimdi keşke vursaydı diyorum.
Ölürse ne olurdu düşünemiyorum. Belki ölse hayatım normale girecekti, ama ölmesini istemiyordum. Katil olmak istemiyordum."Yardım edin" diye bağırdım tekrar. Umudum vardı. Barın güçlüydü, bir bıçak yarasıyla ölmez, bunu da atlatırdı.
Kapıdan gelen çığlıkla dolmuş gözlerimi kaldırdım. Yani bende bıçaklanmış birinin başında elleri kana bulanmış bir kız görsem çığlık atardım.
"Yardım et" dedim cebinden telefonu çıkardı ve tuşlara basmaya başladı. İçeriye seslendikten sonra birkaç kişi daha yanıma gelmişti.
"Mehir noldu? Hani sadece konuşacaktı?"
Gaye'nin sesini duyduğumda gözlerim arkadaşlarımı buldu.
Serdar yanıma oturup "Hey, hey. Korma. İyileşecek" deyip omzumu sıvazladı. Diğer yanıma da diğerleri geçti. Etrafımda bir topluluk oluşmuştu.
"Götürün onu" dedim kısık sesimle.
Neyseki Serdar duymuş ve Ege'yle birlikte abimi kaldırmışlardı. Ambulanstan önce onu hastaneye götürebilirlerdi.
Ben ne yapacaktım şimdi? Ya ölürse? Kendimi affedebilir miydim? Zorlukla ayağa kalkıp peşlerinden gittim. Araba kullanacak halim yoktu ama mecburdum. Yanımda oturan Gaye'yi umursamadan ibreyi hızla arttırdım.
"Kızım noldu anlatsana?"
Hıçkırıp "Bıçakladım onu" dedim. Ardından da ekledim.
"Senin çakınla"
"Orasını anladıkta neden?" diye sorduğunda gözlerimi devirdim.
"Sence neden bıçaklamış olabilirim?" diye sesimi yükselttim ve gözyaşlarımı serbest bıraktım.
"Ya merak etme Barın'a hiçbir şey olmaz, iyileşir o"
"Umarım" deyip burnumu çektim ve yola odaklandım. Birkaç dakika sonra bizim hastanelerden birinde durduk. Hızla arabadan inip sedye üzerinde götürülen Barın'ın yanına doğru koştum. Hemşire napıyordu ona öyle? İyileşecek miydi?
Onu bıçaklayarak aptallık mı etmiştim?
"Nolucak ona? İyileşecek mi?" diye sordum hemşireye.
"Çok kan kaybetmiş. Elimizden geleni yapacağız"
"Elinizden gelenin fazlasını yapacaksınız" diye bağırdım sedyenin hızına uyum sağlamaya çalışırken.
"Hanımefendi sakin olun" dedi hemşire sedyeyi ameliyathaneye götürürken. Öylece kapının ardından baktım.
Tüm arkadaşlarım destek için buradalardı. Ama abim ölürse destekten fazlasına ihtiyaç duyardım. Onun yaşaması lazımdı. Daha gençti. Önünde koca bir hayat vardı. Belki yaptığı şeylerden pişman olacaktı, belki daha aşık olacaktı. Belkide küçükken istediği gibi öğretmen olacaktı. Ama yaşamalıydı. Çocukluk hayallerini gerçekleştirmeden ölmemeliydi.
Bana 6 yaşımda yaptığı gibi sarılıp kardeşim demeden ölmemeliydi. Olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Dolusu Sevgiler
Teen Fiction*Şiddet içerir. Aşk nedir bilmeyen, hislerinin ne olduğunu anlayamayan iki insan... Sadist abisinden gördüğü ağır şiddete rağmen hayata tutunmaya çalışan Mehir ve nefret ettiği Mehir'in aslında ne kadar masum olduğunu anlayan Karan'ın hikayesi. Zat...