Multi: Mehir ve Gaye
Yerdeki o tek noktaya gözlerimi sabitlemiştim. Kaç dakikadır o noktaya bakıyordum bilmiyordum ama polis hala benden cevap bekliyordu. Bense sadece evimden defolup gitmelerini bekliyordum.
Mavi üniformalı adam "Mehir Hanım?" diye sabırla sorduğunda oflayarak başımı kaldırdım.
"Söyledim ya partiden herkesi kovdum. Onlarda gıcıklığına böyle bir şaka yapıp sizi aramışlardır" diye konuştuğumda başını salladı. Birisi evde silahlı bir adamın dolaştığına dair şikayette bulunmuştu ve sağolsun(!) polisler buraya dökülmüştü. Karşımda oturan Nabaz'a bakmamak için kendimi zor tutuyordum. Ona acayip sinirliydim.
Adam "Peki. Birşey olursa bizi arayın" deyip gittiğinde dişlerimi birbirine bastırdım. Ne diye inanmıyorsa sanki? Yani kim evine silahlı bir adam gelse polise anlatmazdı ki? Tabiki ben. Neden? Çünkü o lanet olası abimdi.
Nabaz'ın bana doğru yaklaşmaya başladığını gördüğümde hızlıca yerimden kalkıp merdivenlere yöneldim.
"Mehir?" diye bağırarak peşimden geliyordu. Onunla bu gece konuşamazdım. Bunu istemiyordum.
Odama girdim ama Karan kapıyı kırdığından kapatamadım. Dolabıma yönelip siyah baskılı tişört ve siyah kot alıp Nabaz odaya girdiği anda banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.
"Mehir? Konuşalım?" diyip kapıyı tıklattığında cevap vermeden üzerimdekileri çıkarttım ve dolaptan aldıklarımı giydim. Ardından kapıyı açıp omzuna çarparak geçtim. Telefon bile almadan merdivenlerden indim ve dış kapının oradaki portmantodan deri ceketi alıp üzerime geçirdim ve saçlarımı içinden çıkardım. Ayağıma da ayakkabılarımı geçirip hızla evden çıkıp garaja geçtim ve arabaya atlayıp kapıları kilitledim. Bunu tam zamanında yapmıştım. Çünkü kapıyı kilitlediğim anda Nabaz cama yapışmıştı.
"Mehir, konuşalım. Dinle beni. Bilmen gereken şeyler var" diye cama vurduğunda arabayı çalıştırıp hızla garajdan, ardından büyük bahçe kapısından çıktım.
Bildiğim tek birşey vardı. O da Nabaz'ın ne olursa olsun birisini bilerek öldüremeyeceğiydi. Bu bildiğimin yanlış olmaması için yalvarabilirdim. Hızım fazla yüksekti ve gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Kalbim acıyordu. Küçüklüğümü geçirdiğim çocuğun birine kıymış olabileceği düşüncesi beynimi kemiriyordu. Bazı insanlara sevdiği insanın kötü birşey yaptığı söylendiğinde karıncayı bile incitemez o derler ya heh işte Nabaz gerçekten karıncayı bile incitemezdi. Bi insana zarar vermesi olağan değildi.
Virajı sertçe alıp gözyaşlarımı silerken arkamdan kornaya basanlara tepki vermiyordum. Onların hayatını değil kendi hayatımı tehlikeye atıyordum. Neden karışıyorlardı ki? Belki o lastik sesini duymak iyi geliyordu. Rüzgarı hissetmek güzeldi. Uçan saçlarım görüş alanımı daraltıyordu ama şuan gözlerim kapalı bile sürebilirdim. Kendimi kaybetmeyecektim. Çok şey kaybetmiştim ama kendimi asla kaybetmemiştim.
Direksiyonu sıkıca kavrayarak başımı salladım ve gözümün onune gelen saçlardan kurtuldum. Dudaklarımı ıslatma ihtiyacım artarken zorlukla yutkundum. Bu gece daha güzel bitebilirdi.
Gözlerim kararıyordu. Saat kaçtı haberim yoktu. Nabaz hala evde miydi çok merak ediyordum. Ya da Gaye'ler napmıştı? Eminim onlarda çok merak etmişti. Ayrıca korkmuşlardı. Gözlerinin önünde başıma silah dayanmıştı. Onların yerinde olsam bende korkardım, ama Mehir olarak korkumu belli etmemiştim dalgaya almıştım. Belkide sarhoşluğumdan kaynaklanıyordu bu.
Arabayı Karan'ların evin orda bi yere parkettikten sonra inip arabanın üzerine oturdum ve beklemeye başladım. Eve girenlerin beni göremeyeceği ama benim onları görebileceğim bir yerdeydi. Yani Karan gelirse görecektim. Beni o an görmemesi önemli değildi. Karşısına geçtiğimde görecekti nasıl olsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Dolusu Sevgiler
Teen Fiction*Şiddet içerir. Aşk nedir bilmeyen, hislerinin ne olduğunu anlayamayan iki insan... Sadist abisinden gördüğü ağır şiddete rağmen hayata tutunmaya çalışan Mehir ve nefret ettiği Mehir'in aslında ne kadar masum olduğunu anlayan Karan'ın hikayesi. Zat...