-29- "Seni Kötü Bir Kız Sanmıştım"

435 23 6
                                    

Pamuk yığını gibiydi. Sanki böyle kilolarca pamuğu birleştirip içine helyum gazı doldurup bırakmışlardı. Pamuk yığını da yükselip havadaki yerini almıştı. Küçükken üstünde sadece meleklerin yaşayabildiğini sandığım bulutlara bakıp gülümsedim. Çok yakınımdalardı ve rüya görmüyordum. Uçuyordum. Aslında ben uçmuyordum, uçak uçuyordu. Bulutların üstünde melek falanda yoktu.

Neyse. Sonuçta bende uçağın içindeydim.

Ne kadar istemesemde yaşadığım şehre geri dönüyordum. Karan 'işlerim var' diye tutturmuştu. Ama yani yine de hakkını yemeyeyim, bana iki gün boyunca tüm New York'u gezdirmişti. Müzelerden başlayıp köprüye çıkmış, ara sokaklara girip, şehir meydanına gelmiştik. Empire States Bulding'de manzarayı izlerken elimi tutmuştu. Feribota binip özgürlük heykelinin romantik görüntüsünü izlemiştik. Müzelere, tiyatrolara gitmiştik. En lüks mağazalardan alışveriş yapmıştım. Prada'da, Gucci'de, Chanel'da ve daha birçok markada dünyanın parasını harcamıştık. En güzel yemekleri yemiş, en güzel mekanlara gitmiştik. Oteldeki havuzda takılmıştık. Times meydanında kocaman ekrandaki görüntüleri izlemiş, Central Park'da oturmuş, birazda öpüşmüştük. Birazcık yani. Metro istasyonundakini saymıyordum bile.

Dudağımı ısırarak yanımdaki Karan'a döndüğümde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Uyumadığı belliydi. Zaten o iki gün uyumamızın ardından ikimizde iki gündür uyumuyorduk. O günlerde çok güzeldi. İlk uyumaya başladığımızda telefonlar susmamıştı. Bizce çareyi sessize almakta bulmuştuk. Bazen uyanmış sonra birbirimize sarılıp uyumaya devam etmiştik. Bazende yarım saat yemek molası verip odaya yemek söylemiştik. En sonunda Karan 'yeter ya' diye kalkıp duş almıştı. Bu beni gülümsetmişti.

Birçok bara gitmiş eğlenmiştik. Hatta bir lezbiyen numaramı istemişti bende Gaye'ninkini vermiştim. Hem telefonlarına bakmadığım için hemde bunun için beni gebertecekti.

Tekrar bulutları izlemeye koyulurken hafif yan dönüp başımı Karan'ın omzuna koydum. Birazdan uçak inecekti zaten, bulutların tadını çıkarmalıydım. Bu yaz kendime yapacak şeyler bulmalıydım. Üç ay boyunca evde kalamazdım. Bi kere haftada bir kez kızlarla plaja giderdik, akşamlarda barda geçerdi. Peki ya gündüzler? Acaba Karan'ın yaz için bi planı var mıydı?

"Neden geri dönüyoruz ki? Tüm yazı New York'ta geçirsek olmaz mıydı?" diye mırıldandım, gözlerimi bulutlardan almadan. Saatlerce konuşmuştuk, büyük ihtimal sıkılmış ve uyumak istiyordu. Ama dakikalar sonra uçak inecekti.

"Seneye bir daha geliriz" diyen sesini duyduğunda başımı çevirip ona baktım ve "Seneye mi?! Oha o zamana kadar kim bekleyecek?" diye sordum. Gözlerini açıp bana çevirdikten sonra "Sen" dedi basitçe.

Ona dil çıkardığımda dilimi dişleri ile yakaladığında gözlerim büyüdü ve "Iıı" diye bi ses çıkardım. O kahkaha atıp geri çekilirken birkaç yüz bize dönmüştü. Umursamadan "İğrençsin" dedim ama gülmeden de edemiyordum. Dilimi ısırmaktan iğrenmemesi ayrı bi olaydı.

Gülmeyi kesip önüme dönerken dayanamayıp tekrar gülmeye başladım. Manyaktı bu çocuk.

Otuz dakika içinde uçakta inmiş ve havaalanının çıkışına gelmiştik. Arkasında Karan'ın Mustang'iyle bizi karşılamaya gelen Doğu'yu gördüğümde gülümsedim. O da bizi gördüğünde gülümseyip doğruldu ve koşar adımlarla yanımıza geldi.

"Gençler tatil nasıldı?" diye sorup sürüklediğim valizi elimden aldığında itiraz etmedim ve sorusuna cevap olarak "Güzeldi" dedim. New York'a giderken yanıma sadece birkaç şey alırken aldığım şeylerle koca bi bavulu doldurmuştum. Kızlar onlara aldıklarımı gördüklerinde çıldıracaklardı. Ama kendime aldıklarımı görünce çok daha fazla çıldıracaklardı.

Nefret Dolusu SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin